
YAĞMACI VE ETİK DIŞI MAKALELERİN ANATOMİSİ: TÜRKİYEDE ETİK DIŞI COVİD ARAŞTIRMALARI
Son bir-kaç gündür sözlü ve yazılı basında covid tedavisi ile ilgili bazı makalelerden bahsediliyor. Biz de merak edip araştırdık. Sonunda gördük ki, hayvan etiğine bile uymayan araştırmalar, tüm etik ve bilimsel kuallar çiünenerek insanlarda yapılmış.
Makaleler den birisi çok fazla bilinmeyen ve impact faktörü (etki değeri) çok düşük bir İtalyan dergisinde yayınlanmış. Bu dergide yayınlanan makaleler için 650 dolar ödenmesi gerekiyor. Daha önce de İtalyada parayla makale basan ve başlıca müşterilerinin Türk oluğu dergiler basında yer almıştı (https://www.haberturk.com/yazarlar/pervin-kaplan/952613-bastir-500-dolari-yayimlat-makaleni). Bunlara PREDATOR (yağmacı) dergi denmekte ve YÖK te bu dergilerde yayınlanan makaleleri dikkate almama kararı aldı. YÖK başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç zamanında hazırlanan raporda: ‘’ - "Yağmacı" dergilerin özellikleri belirlendi. Buna göre, bu tür dergilerin özelliklerinin "yayımlama için makale işleme ücreti (Article Processing Charge) ödenmesinin zorunlu tutulması", "makaleleri hızlı yayınlama sözü verilmesi ve yayınlanması", "ilan ettiği konu dışında veya birbiriyle ilgisi olmayan birçok farklı alanda makalelere yer verilmesi", "yayın ilkeleri açıklamasının eksik olması", "yayın ilkelerinde açıkça makalelerde özgünlük, önem ve etki aranmadığının belirtilmesi", "yayınlanan araştırmanın telif hakkını saklama veya koruma politikası olmaması" ve "hakem sürecinin gerçekçi işletilmemesi, hakem görüş ve önerilerinin yazar ile paylaşılmaması" olduğu belirtildi.’’
Bu deriler halen devam etmekte ve maalesef son senelerde akademik yükselmelerde dikkate alınmakta. Bunun dışında kaynağı genellikle dini cemaatler olan ve isimlerinin başında ‘’uluslararası, International’’ ismi bulunan onlarca dergi Türkiyede ve yurt dışında yayınlanmakta. Bunlardan bir kısmı FETÖ davaları sırasında ortaya çıkan dergiler
FETÖ'NÜN TIP DERGİLERİ
FETÖ şüphesi taşıyan doktorlarca kontrol edilen 10 adet elektronik tıp dergisi iddianamede şöyle sıralandı:
1) Journal of Experimental and Integreative Medicine (JCAM)
2) Journal of Investigational Biochemistry,
3) Progress in Orthopedic Science,
4) Archives of Clinical and Experimental Surgery,
5) Journal of Contemporary Medical Education,
6) Journal of Environmental and Occupational Science,
7) Journal of Intercultural Ethnopharmacology,
8) Journal of Behavioral Health,
9) Journal of Molecular Pathophysiology,
10) Annals of Paediatric Rheumatology.
Bu dergilerin GESDAV (Gülhaneliler Eğitim Sağlık Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı) adlı vakıfın çatısı altında toplandığı ve vakfın o dönemdeki yöneticilerinin bazılarının da FETÖ nedeniyle 15 Temmuz sonrası hukuki işlem gördüğü yine iddianamede yer alan bilgiler arasında bulunuyor.
İş yalnız FETÖ ile bitmiyor bu gün de özellikle bazı şehirlerde kişi ve kurumların kurduğu ve kaynağı belli olmayan sözde tıp dergileri mevcut. Bu dergilerde her ne kadar uluslararası yayın kurulu listesi olsa da mensuplarının makaleleri doğu-yanlış bu dergilerde yayınlanmakta. Ve bu yayınlar akademik yükselmelerde kullanılmakta. Örneğin, Trakyada bir tıp kültesindeki kişi ‘’bir vak’a, tek hasta’’ yayınlıyor. Yayında yurdun dört bucağından, çoğunlukla 4-5 kişinin ismi bulunuyor. Bu cemaat içi bir yardımlaşma. Yazarlar vak’ayı bile bilmiyorlar. Son günlerde ortaya çıkan olay ise bambaşka bir boyutta…
Araştırma 1: ‘’ Novel Treatment Approach to the Novel Coronavirus (COVID-19) With a New Inhaler Theurapetic , https://www.researchsquare.com/article/rs-53215/v1
Oguz Guvenmez
İnternal medicine, Complementary and Traditional Medicine, İndipendent Researcher, Adana (not: Dünyada independent-bağımsız araştırmacı diye bir unvan bulunmamakta)
Corresponding Author
Huseyin Keskin
Department of Otorhinolaryngolgy, Complementary and Traditional Medicine, Istinye University Medical Park Tarsus Hospital, Mersin
Suayip Birinci
Ministry of Health of Turkey, Ankara
Semra Sardaş
Department of Toxicology, Istinye University, İstanbul
Mehmet Salih Sevdi
Department of Anesthesiology and Reanimation, Bagcilar Training and Research Hospital, Istanbul
Kanat Tayfun
Department of Complementary and Traditional medicine, Bagcilar Training and Research Hospital, Istanbul
Adnan Kazım Usalan
Department of Thoracic Medicine, Istinye University Medical Park Tarsus hospital, Mersin
Mujgan Çalışkan
Department of General Surgery, Complementary and Traditional Medicine, Medipol Üniversity, İstanbul
Mehmet Karabay
Department of Infectious diseases and Clinical microbiology, Bahçelievler Medicana Special Hospital, İstanbul
Burak Ay
Department of Chemistry, Cukurova University, Adana
Resat Duman
Associate Professor, Department of Ophtalmology, Complementary and Traditional Medicine, Bursa City Training And Research Hospital, Bursa
Nilay Duman
Associate Professor, Department of Dermatology, Bursa City Training And Research Hospital, Bursa
Asım Kayıklık
Department of Ophtalmology, Kyrgyzstan, Osh, Avangard Private Hospital
Mehmet Cubuk
Department of Ophtalmology, Dünyagöz International Eye Health Hospital, Adana
Muhammed Furkan Kanca
Cukurova University, Adana
Ahmet Yaser Muslumanoglu
Department of Urology, Complementary and Traditional medicine, Bagcilar Training and Research Hospital, Istanbul
Makalenin amacı ‘’ Bu klinik çalışmada, yeni inhaler tedavisinde (NIT), toksisitesi olmayan antiviral, antioksidan ve antiinflamatuvar etkileri olan moleküller bir araya getirildi. Bu çalışma, COVID-19 hastalarında hızlı ve etkili klinik iyileşmeyi önlemeyi ve COVID-19 enfeksiyonu ile ilgili herhangi bir komplikasyonu önlemeyi amaçlamaktadır.’’ Denilmekte yani ne olduğu tam olarak bilinmeyen ve etkileri ispatlanmamış maddeler hastalarda kullanılacak!!!
‘’ Bu çalışma Bağcılar Eğitim e Araştırma Hastanesi etik kurulu tarafından kabul edilmiş ve Türkiye Sağlık Bakanlığı tarafından onaylanmış. Bu klinik çalışma çok merkezli olarak İstanbul ve Mersinde yapılmak üzere tasarlanmıştır’’. Ama araştırmaya ilgili ilgisiz bir sürü kişi, Bursa, Ankara, Adana ve Kırgizistandan katılmış. Bağcılar hastanesinde çalışan bir anestezist ve bir geleneksel tıpçı (!) dışında diğer araştırmacıların kurumlarının etik kurul kararları olmadığı gibi Kırgizistandaki bir göz uzmanının araştırmaya nasıl katıldığı da anlaşılamamaktadır. Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencisi (MFK) bu araştırmada ne yapmıştır, dekanlığın bundan haberi varmıdır?
Araştırma toplam 16 hasta üzerinde yapılmış ve hastalara ne verildiği bildirilmemiştir. Çalışma ilaçların (!!!) akciğerden absorbsiyonu ile ilgili olup Dünya göz bankası, Bursa Şehir hastanesi göz hekimi ve dermatolog ne gibi katkıda bulunmuştur. Fen Fakültesi kimya bölümü öğretim üyesi bu işe nasıl karışmıştır ve kurumunun izni varmıdır.
Çalışmada hastalar 8 kişilk 2 gruba ayrılmış,
- Grup: Beş gün nebülizasyon+HCQ 2x1 200 mg +2x1 250 mg azitromisin + 2x1 75 mg oseltamivir + 2X2 lopinavir 200 mg+ritonavir 50 mg+ oksijen verilmiş.
- Grup Kontrol grubu: nebülizer dışında diğerlerini kullanmış
SONUÇ: 1. Grup hastanede 6.5, ikinci grup 17.1 gün kalmış, yani bu tedavi hastanede yatma süresini kısaltmış.
Çalışmanın en büyük etik eksikliğinden birisi, hastalara akciğer yolu ile verilen bitki ekstrelerinin ne olduğunun gizlenmesidir. Buna onay veren etik kurul üyelerinin etik sertifikaları var mı veya etik incelemenin ne olduğunu biliyorlar mı? Bu çalışmada alenen suç işlenmiştir ve bu suça Bağcılar hastanesi ve Sağlık Bakanlığı da iştirak etmiştir. Geri çekilen yayın ekte sunulmuştur.
Bu yayın olayın ortaya çıkmasından sonra yayından kaldırılmıştır. Bu arada çalışmada ismi geçen İstinye Üniversitesi Toksikoloji profesörü kendisinin bu araştırmada hiçbir rolü olmadığını, yalnız tercümeye yardım ettiğini, yayın evine bildirmiştir. İşin en üzücü kısmı ise ne adı geçen kurumlardan ve ne de Sağlık Bakanlığından bu konuda açıklama yapılmaması.
Gelelim ayni grubun diğer bir Covid makalesine!
Araştırma 2: Bu makale Türkiyede basında ve TBMM de yer alınca kıyamet koptu. Sağlık Bakan Yardımcısı Şuayip Birinci’nin de aralarında olduğu, “Journal of Population Therapeutics & Clinical Pharmacology” dergisinde, The Era of the Coronavirus (COVID-19) Pandemic özel sayısında (Vol. 27 No. SP1) “The comparison of the effectiveness of lincocin and azitro in the treatment of covid-19 associated pneumonia: a prospective study” başlığıyla yayınlanan makalede Şubat-Mart aylarında Tarsus Medical Park Hastanesinde toplam 24 COVID-19 hastasında bir klinik çalışma yapıldığı ortaya çıktı. Çalışma toplam 24 COVID-19 zatürre hastasına rastgele yöntemle lincocin ve azitro ilaçlarının verilmesiyle ilgili.
Olay önce basına Türkiyede ilk covid vak’asının görüldüğü tarihle başladı. Makalede çalışmanın şubat-mart aylarında Tarsus Medikal Park ayında yapıldığı yazılıydı.Sağlık Bakan yardımcısı bunu yalanladı ve yazarlar tarihin sehven yazıldığını bildirdiler ve dergiye düzeltme gönderdiler. Daha sonra çalışmanın yalnız Tarsusta değil İstanbulda dapıldığı ortaya çıktı. İş daha karıştı, çünki İstanbuldaki çalışma için etik kurul kararı bulunmamakta. Çalışmanın Tarsusda (Mersin) yapıldığı yazılırken etik kurul kararı Adana Şehir Hastanesinden alınıyor. Bu da Adana Şehir Hastanesi etik kurulunun çalışma protokolunu bile gçrmeden onay verdiğini gösterir ki, dünyada bir benzeri bulunmamaktadır. Çalışmanınİstanbulda da yapıldığı yazıldığıhalde yazarlar arasında İstanbuldan herhangi bir isim bulunmamakta!!! Buna mukabil yazarlardan birisi Çukurova Tıp Fakültesi öğrencisi ve baş yazarın yiğeni (!!!), diğeri Çukurova Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesinde Kimya bölümünde Anorganik Kimya Anabilim Dalı’nda Dr. Öğretim üyesi. Ankaradan araştırmaya katılan kişi ise Sağlık Bakan yardımcısı. Bir diğer araştırmacı KBB uzmanı. Baş araştırmacı Oğuz Güvenmez ise bir Kırgızistan tıp fakültesinden (4-5 senelik) mezun bağımsız araştırmacı. Araştırmada hastalara bronkoalveoler lavaj yapıldığı yazılı olmasına rağmen araştırmacılar arasında bu işi yapabilecek tek bir uzman bile yok. Gelelim işin bilimsel kısmına!!!!! Yayından kaldırılmasaydı belki Nobel ödülü kazanacak bu çalışmada dünyada ilk defa viral bir hastalık antibiyotikle ve inanılmaz bir başarı ile kullanılmış. Çalışmada covide bağlı pnömoni tedavisinden bahsedelirken Linkomisinin tedavinin 6. Gününde 12 kişilik hasta grubunda bronkoalveoler lavajda PCR’ın %83.3 negatifleştiği, azitomisinde ise bu oranın %33.3 negatif olduğu bulunuyor.
Şimdi şu soruyu soralım. Deli saçması bu sözde araştırma nasıl oluyor da uluslararası, hakemli bir dergide yayınlanabiliyor (bu dergide bu kişilerin ve başka Türk araştırıcıların da yayınları var). Bu dergi tam bir yağmacı dergi örneği. Makale başına 650 dolar ödeniyor, isterseniz içinde hikaye yazın. Bu yazarların diğer müthiş makalelerini de daha sonraki yazılarımızda irdeleyeceğiz. Türk Toraks Derneğine covid araştırma onayı vermeyen Sağlık Bakanlığının etik ve bilim dışı bu çalışmalara nasıl onay verdiği anlaşılamamıştır.
Bu konuda geniş araştırma yapan Halk Sağlığı uzmanı Dr. Ümit Kartoğlunun değerlendirmelerini https://www.facebook.com/groups/halksagligi/?multi_permalinks=350829469360981¬if_id=1602232434805635¬if_t=feedback_reaction_generic&ref=notif sayfasında okuyabilirsiniz.
Hayvanlarda araştıma etiğine bile sığmayan bu ve bunun gibi insanda yapılan sözde araştırmalara kimler, nasıl izin veriyor.? Bu araştırmacılar ve bunlara izin veren etik kurul üyeleri hakkında dava açılacak mı?
İş yalnız FETÖ ile bitmiyor bu gün de özellikle bazı şehirlerde kişi ve kurumların kurduğu ve kaynağı belli olmayan sözde tıp dergileri mevcut. Bu dergilerde her ne kadar uluslararası yayın kurulu listesi olsa da mensuplarının makaleleri doğru-yanlış bu dergilerde yayınlanmakta. Ve bu yayınlar akademik yükselmelerde kullanılmakta. Örneğin, Trakyada bir tıp kültesindeki kişi ‘’bir vak’a, tek hasta’’ yayınlıyor. Yayında yurdun dört bucağından, çoğunlukla 4-5 kişinin ismi bulunuyor. Bu cemaat içi bir yardımlaşma. Yazarlar vak’ayı bile bilmiyorlar. Son günlerde ortaya çıkan olay ise bambaşka bir boyutta…
İlginç bir portre (https://yetkinreport.com/2020/10/09/yalan-ruzgari-saglikta-makale-tartismasi/)
Şuayip Birinci, Sağlık Bakan yardımcısı, Rizeli, 1998 Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunu. Uzmanlık eğitimi yok. Bir süre Sağlık Ocağı, 112 Acil Servis ve Rize Devlet Hastanesinde, sonra İstanbul’da kamu kuruluşlarında çalışmış. Derken birden hızlanan bir kariyer. 2005 Ümraniye Eğitim Araştırma Hastanesinde Başhekim yardımcılığı, 2009 İstanbul İl Sağlık Müdür Yardımcısı, 2012 Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu İstanbul Anadolu Kuzey Bölgesi Genel Sekreteri, 2014 Sağlık Bakanlığı Müsteşar Yardımcılığı, 2018 Sağlık Bakan Yardımcılığı. Bakan Yardımcısı olarak sağlık bilişim ve iletişim teknolojilerinden sorumlu. Yani tartışma konusu olan Covid verilerinden sorumlu Bakan Yardımcısı.
Güzel bir kariyer, hızla yükselmiş bir bürokratın öyküsü. Bilişim teknolojilerinde de herhalde kendi kendisini yetiştirmiş bir alaylı. Burada kalsa iyi. Şuayip Beyin, Sağlık Bakanlığı sitesinde, 2019 yılında yayınladığı özgeçmişine bakınca, bir akademik kariyer de yapma isteği görüyor insan. Zira 2013 yılında başladığı (hangi kurumda?) ve yayın tarihinde (en az altı yıl!) sürdürdüğü bir doktora programı var. Çalışkan bir insan anlaşılıyor, bunca sorumlu kamu görevleri yanında bunu da sürdürüyor. Üstelik henüz doktorasını bitirmemişse de, şu pandemi günlerinde gırtlağına kadar işe boğulmuş olması gerekirken, bir yandan da doçentlik yayın dosyasını şimdiden doldurmayı hedefliyor.
Not: Merak edenler için ortadan kaybolan makaleler ektedir
: Not: Novel-treatment-approach....başlıklı yazı yazarlardan SB bakan yardımcısı Şüayip Birincinin avukatı Betül hanımın yazılı isteği üzerine metinden çıkartılmıştır