FDA’da Yolsuzluk, Endüstri Etkisi ve Bilimsel Tarafsızlık Sorunu
Prof. Dr. F. Cankat Tulunay
ABD Gıda ve İlaç Dairesi (FDA), ilaç güvenliği, etkinlik ve halk sağlığının korunmasında dünyanın en etkili düzenleyici kurumu olarak kabul edilmektedir. Ancak kurumun tarihinde tekrarlayan yolsuzluk vakaları, çıkar çatışmaları, endüstri baskısı ve finansal bağımlılıklar, düzenleyici bağımsızlığın sürdürülebilirliği konusunda ciddi tartışmalara yol açmıştır. Bu makalede, doğrudan rüşvet olaylarından yapısal mali bağımlılıklara uzanan etik zafiyetler, lobicilik faaliyetleri, danışma kurullarındaki çıkar ilişkileri, endüstri destekli araştırmalar ve veri bastırma mekanizmaları incelenmektedir. Bulgular, yasadışı rüşvetin nadir olduğunu, ancak yasal çerçeve içinde işleyen finansal bağların FDA kararlarını sistematik biçimde etkileyebildiğini göstermektedir.
FDA ve Endüstri Etkisinin Kapsamı
ABD’de ilaç ve sağlık ürünleri endüstrisi, federal düzeyde en fazla lobi harcaması yapan sektördür. 1999–2018 yılları arasında toplam 4,7 milyar dolar lobi harcaması yapılmış; bu rakam yılda ortalama 233 milyon dolar düzeyindedir. 2022’de harcamalar 373,7 milyon dolar ile rekor seviyeye ulaşmıştır.
Bu faaliyetler başlıca PhRMA, Pfizer, Amgen, Eli Lilly, Merck, Johnson & Johnson ve BIO gibi kuruluşlar tarafından yürütülmektedir. Örneğin PhRMA 1999–2018 arasında 422 milyon dolar, Pfizer ise 219 milyon dolar harcamıştır. Aynı dönemde endüstri, siyasi kampanyalara 414 milyon dolar bağış yaparak özellikle sağlık yasalarını hazırlayan komiteleri etkilemiştir. 2025 yılında ilaç sektörü için 1682 kişi lobicilik yapmakta (OpenSecrets, 2025).
Bu veriler, ilaç endüstrisinin ABD sağlık politikalarını etkilemek için hem doğrudan lobicilik hem de dolaylı kampanya finansmanı aracılığıyla sistematik bir strateji izlediğini göstermektedir. Lobicilik, günümüzde “kurumsallaşmış etki mekanizması” haline gelmiştir.
Yasal Çerçeve ve Rüşvet Sorunu
Doğrudan rüşvet, ABD federal yasalarına göre ağır cezalarla yasaklanmıştır. FDA’nın Office of Ethics and Integrity birimi, çalışanların mali çıkar beyanlarını zorunlu kılmakta ve etik eğitim sağlamaktadır.
Buna rağmen tarihte ciddi örnekler yaşanmıştır. 1989 Jenerik İlaç Skandalı bu açıdan dönüm noktasıdır: Bazı FDA yetkilileri, jenerik ilaç üreticilerinden nakit ve hediye kabul etmiş; sahte biyoeşdeğerlik verileriyle onay süreçleri manipüle edilmiştir. Bolar Pharmaceutical ve Barr Laboratories olayın merkezindedir; dört FDA çalışanı hüküm giymiş, çok sayıda onay iptal edilmiştir (GAO, 1990; Harris, New York Times, 1989).
PDUFA ve Finansal Bağımlılık
1992 tarihli Prescription Drug User Fee Act (PDUFA), FDA’nın finansman yapısını kökten değiştirmiştir. Bu yasa ile ilaç firmalarından alınan başvuru ve yıllık ücretler, kurum bütçesinin önemli bölümünü oluşturmaya başlamıştır. 2022 itibarıyla kullanıcı ücretleri, FDA toplam bütçesinin %46’sını, insan ilaç programı bütçesinin ise %66’sını karşılamaktadır. Her ne kadar PDUFA, onay süreçlerini hızlandırarak inovasyonu teşvik etmiş olsa da, bu sistem FDA’yı düzenlediği sektörün mali bağımlısı haline getirmiştir. Performans hedeflerinin şirketlerle müzakere edilmesi, düzenleyici özerklik algısını ciddi biçimde zedelemiştir (Carpenter, NEJM, 2010).
Lobicilik
İlaç endüstrisi 1999–2022 arasında toplamda 5 milyar doların üzerinde lobi harcaması yapmıştır. Bu harcamalar, Medicare Modernization Act (2003) gibi düzenlemelerde endüstri lehine maddelerin eklenmesini sağlamıştır. Bu yasa ile Medicare’in ilaç fiyatlarını pazarlıkla düşürmesi yasaklanmıştır.
2022 tarihli Inflation Reduction Act (IRA) bu durumu kısmen düzeltse de, endüstri güçlü muhalefet göstermiştir. Akademik analizler, lobi faaliyetlerinin yeni ilaçların onay olasılığını ve piyasa değerini artırdığını ortaya koymuştur (Dranove & Meltzer, J Health Econ, 2018). Bu etki, “regulatory capture” yani düzenleyici kurumun düzenlediği sektör tarafından etkilenmesi fenomeninin açık bir göstergesidir.
Rüşvet veren firmalar ve aldıkları cezalar:
Alexion, 2010-2015 yılları arasında Türkiye dâhil Rusya, Brezilya ve Kolombiya ve Türkiyede kamu görevlilerine rüşvet ödemesi yaptığı gerekçesiyle United States Securities and Exchange Commission (SEC) ile 25 milyon dolar karşılığı uzlaşmıştır.
Pfizer: Bulgaristan, Çin, Hırvatistan, Çekya, İtalya, Kazakistan, Rusya, Sırbistan, 60 milyon $
Eli Lilly: Rusya, Brezilya, Çin, Polonya, 29,4 milyon $
Johnson & Johnson: Yunanistan, Polonya, Romanya, Irak, 70 milyon $
AstraZeneca: Çin, Rusya, 5,5 milyon $
Teva Pharmaceuticals: Rusya, Ukrayna, Meksika, 519 milyon $
Sanofi: Kazakistan, Lübnan, Birleşik Arap Emirlikleri, 25 milyon $
Novartis / Alcon: Yunanistan, Vietnam, Güney Kore, 345–346 milyon $
GlaxoSmithKline (GSK): Çin, milyar yuan (~489 milyon $)
Türkiyede durum: Novartis’in Türkiyede 2016 yılında 85 milyon solar rüşvet verdiği ihbar edilmiş ise de bu Sağlık bakanlığı ve Novartis tarafından yalanlanmıştır.
Alexion Pharmaceuticals Inc. (şu anda AstraZeneca plc tarafından devralınmış) için Türkiye’de işlem yapıldığına dair ABD otoriteleri (özellikle Securities and Exchange Commission, SEC) tarafından resmi olarak açıklanmış bilgi bulunmaktadır. SEC’nin 2 Temmuz 2020 tarihli bildiriminde, Alexion’un Türkiye’deki iştiraki olan Alexion İlaç Ticaret Ltd Şti (“Alexion Turkey”) ile 2010-2015 yılları arasında “Türkiye’de kamu görevlilerine ve devlet sağlık sistemi içindeki yetkililere / düzenleyicilere uygun olmayan şekilde ödemeler yaptığı” belirlenmiştir. Türkiye iştiraki, bir dış danışmanlık firması aracılığıyla yaklaşık 1,3 milyon $ ödeme yapmış; bu ödemenin bir kısmı “kamu görevlilerine nakit, yemek, hediye” olarak aktarıldığı belirtilmiştir. Alexion, bu nedenle yaklaşık 21 milyon $’lık bir uzlaşma ödemesi yapmayı kabul etmiştir. Türk mahkemelerinde ise Alaxion’nun Türkiyede rüşver verdiği ispatlanamamış ama bu rüşvet için ABD de ceza ödemiştir.
Döner Kapı (Revolving Door) Dinamikleri ve Danışma Kurulları
FDA’dan ayrılan çok sayıda üst düzey yetkili kısa sürede ilaç firmalarında yönetici, danışman veya kurul üyesi olarak görev almaktadır. “Revolving door” olarak bilinen bu süreç, çıkar çatışması ve önyargı riskini artırmaktadır.
Danışma kurulları ise bilimsel uzmanlık sağlasa da, bazı üyelerin endüstriyle finansal ilişkileri karar meşruiyetini zayıflatmaktadır. Araştırmalar, çıkar ilişkisi bulunan üyelerin ilaç lehine oy verme olasılığının anlamlı derecede yüksek olduğunu göstermiştir (Lo & Field, JAMA, 2009; Lenzer, BMJ, 2016).
Örneğin rosiglitazon (Avandia), ciddi kardiyovasküler risklerine rağmen onay almış; sonrasında bazı kurul üyelerinin GlaxoSmithKline danışmanı olduğu ortaya çıkmıştır (Ridker, JAMA, 2007).
Endüstri Destekli Araştırmalar ve Bilimsel Tarafsızlık
Klinik çalışmaların yaklaşık %70’i endüstri tarafından fonlanmaktadır. Bu çalışmaların pozitif sonuç bildirme olasılığı, bağımsız araştırmalardan 2–3 kat daha yüksektir (Lundh et al., BMJ, 2017).
Endüstri destekli araştırmalar, tasarım, karşılaştırıcı seçimi ve sonuç raporlamasında sistematik yanlılık içerir. ALLHAT çalışması (bağımsız, NIH destekli) ucuz diüretiklerin pahalı ilaçlardan farkı olmadığını gösterirken, VALUE (Pfizer sponsorlu) çalışması valsartan lehine sonuç bildirmiştir (Julius et al., Lancet, 2004). Bu fark, finansman kaynağının bilimsel yönü etkileyebildiğini kanıtlar.
Tasarımda Karşılaştırıcı ve Doz Yanlılığı
Şirketler, test ettikleri ilacı daha etkili veya güvenli göstermek amacıyla karşılaştırıcı ilacın dozunu veya türünü manipüle edebilir.
- Paroksetin (Paxil, GSK) — “Study 329” skandalında negatif sonuçlar gizlenmiş, veriler manipüle edilmiştir (Le Noury et al., BMJ, 2015).
- Rofekoksib (Vioxx, Merck) — naproksen’in kardiyoprotektif etkisi göz ardı edilerek ilacın güvenliği abartılmıştır (Topol, NEJM, 2004).
- Gabapentin (Pfizer) — karşılaştırıcı doz manipülasyonu ve p-hacking stratejileriyle ilacın etkinliği olduğundan fazla gösterilmiştir (Steinman et al., NEJM, 2006).
- Tamiflu (Roche) — sekiz olumsuz çalışmanın yayımlanmaması antiviral etkinliği abartmıştır (Jefferson et al., Cochrane Rev, 2014).
Bu yöntemler doğrudan sahtekârlık olmasa da, bilimsel yanıltma (scientific misconduct) olarak tanımlanmaktadır.
Olumsuz Verilerin Bastırılması (Publication Bias)
Endüstri tarafından finanse edilen çalışmaların pozitif sonuç üretme olasılığı 2–3 kat fazladır (Bekelman et al., JAMA, 2003). Bunun nedeni, olumsuz verilerin yayımlanmaması veya yeniden çerçevelenmesidir. Turner ve ark. (NEJM, 2008), FDA’ya sunulan SSRI çalışmalarının %31’inin negatif olduğunu; ancak yayımlanan literatürde bu oranın yalnızca %3 göründüğünü saptamıştır. Bu durum, antidepresanların etkinliğini %94 oranında abartmıştır.
Benzer şekilde:
- Paroxetine (Study 329) verileri gizlenmiş, GSK 3 milyar dolar ceza ödemiştir.
- Vioxx (Merck) makalesinde kardiyak mortalite verileri çıkarılmış, 88.000 olası kalp kriziyle ilişkilendirilmiştir (Curfman et al., NEJM, 2005).
- Tamiflu (Roche) verilerinin bastırılması Cochrane tarafından 2014’te ifşa edilmiştir.
Bu bastırma, meta-analizleri ve kılavuzları doğrudan çarpıtır. 2007’den beri ClinicalTrials.gov kayıt zorunluluğu getirilmiş olsa da, 2022 verilerine göre çalışmaların %40’ı hâlâ eksik raporlanmaktadır (DeVito et al., Lancet, 2022).
Etik ve Kurumsal Reform Gereksinimi
Olumsuz verilerin bastırılması ve tasarım manipülasyonları doğrudan sahtekârlık kadar zararlıdır. Bu tür uygulamalar, False Claims Act ve Consumer Protection Law kapsamında cezalandırılmakta; Avrupa’da EMA 2014’ten itibaren Data Transparency Policy ile şeffaflık zorunluluğu getirmiştir.
Gelecekte FDA reformlarının yalnızca veri doğruluğu değil, veri görünürlüğü (data visibility) ilkesine dayanması gereklidir. Bilimsel şeffaflık, halk sağlığının korunmasının temel koşuludur.
Sonuç
FDA’da doğrudan rüşvet nadir görülse de, kurumsal mali bağımlılık, lobi baskısı, danışma kurullarındaki çıkar ilişkileri ve endüstri finansmanı, karar süreçlerini dolaylı biçimde etkilemektedir. Bu mekanizmalar, yenilik ve hız ile bağımsızlık ve güvenlik arasındaki dengeyi bozmakta; kamu güvenini zedelemektedir. Çözüm, sürekli gözetim, tam şeffaflık, bağımsız araştırma ekosisteminin güçlendirilmesi ve FDA’nın kamu yararına dayalı özerkliğinin yeniden tesisidir.
Her ne kadar bu yazıda FDA irdelenmişse de diğer ülkelerde ve Türkiyede de durum çok farklı değildir. Türkiye’de İlaç Ruhsat Komisyonu’nun Bakanlar Kurulu kararıyla ilk kez resmen atanması, Bülent Ecevit Hükûmeti döneminde gerçekleşmiştir. 1262 sayılı İspençiyari ve Tıbbi Müstahzarlar Kanunu’na dayanılarak çıkarılan yönetmelik çerçevesinde, ilaç ruhsat başvurularını değerlendirecek “Ruhsat Komisyonu” üyelerinin Bakanlar Kurulu kararıyla atanacağı hükmü getirilmiştir (11 Nisan 1978 tarihli Resmî Gazete’nin (Sayı 16282) sayısında yayımlanmıştır. Bu döneme kadar ruhsat değerlendirmeleri, Sağlık Bakanlığı İlaç ev Eczacılık Genel Müdürlüğü teknik heyetlerce yürütülüyor ve komisyon üyeleri Sağlık bakanı tarafından atanıyordu. İEGM hoşlanmadığı (!) üyeleri yenileri ile değiştiriyor ve istediğ kararları sanay lehine çıkarttırıyordu. 1978 düzenlemesiyle ilk kez bilim insanları, klinisyenler ve farmakologlardan oluşan resmî “Ruhsat Komisyonu”, Bakanlar Kurulu kararıyla atanarak yarı-özerk bir statüye kavuştu. Böylece Türkiye’de ilaç ruhsatlandırma süreçleri hukuken tanımlanmış, bilimsel komisyon yapısına geçilmiştir. Bu komisyonun ilk üyesi olmaktan şeref duydum. Aldığımız kararlar büyük bir reformdu. İlk defa onlarca gereksiz ruhsat iptal edildi. Başta öksürük şurupları olmak üzere içinde barbitürat ve afyon tentürü olan müstahzarların ruhsatı iptal edildi. Uygun dozajı olmayan ilaçlar piyasadan çekildi. Bu işlemler İlaç sanayiinin işine gelmediği için 1980 ihtilalinden sonra kararname iptal edildi ve eskiye dönüldü ve o dönüş devam ediyor. Türkiye de tam bağımsız bir ilaç kurumu kurulmadan sorunların çözülmesi imkansızdır.
Kaynakça
- Lundh A et al. BMJ 2017;356:i6770.
- Cochrane Collaboration. Cochrane Database Syst Rev 2020; MR000033.
- ALLHAT Collaborative Research Group. JAMA 2002;288:2981–2997.
- Julius S et al. Lancet 2004;363:2022–2031.
- Le Noury J et al. BMJ 2015;351:h4320.
- Topol EJ. NEJM 2004;351:1707–1709.
- Steinman MA et al. NEJM 2006;354:1579–1586.
- Jefferson T et al. Cochrane Rev 2014; CD008965.
- Turner EH et al. NEJM 2008;358:252–260.
- Curfman GD et al. NEJM 2005;353:2813–2815.
- Bekelman JE et al. JAMA 2003;289:454–465.
- DeVito NJ et al. Lancet 2022;400:103–112.
- Lenzer J. BMJ 2016;353:i2139.
- Lo B, Field MJ. JAMA 2009;301:1365–1368.
- Carpenter D. NEJM 2010;362:1162–1165.
- Dranove D, Meltzer D. J Health Econ 2018;60:1–12.
NOT: Bu konuda geniş bilgiyi ‘’ Can Drug Companies Bribe the FDA? Unveiling the Truth Behind Pharmaceutical Influence’’ https://www.drugpatentwatch.com/blog/can-drug-companies-bribe-the-Fda/?srsltid=AfmBOoohGOxqbT1pbTWZxt3Ogh579y7TJQ37Sis3BcjSPPtiKu-hT7-k adresinde bulabilirsiniz.
Bu yazının hazırlanmasında AI desteği alınmıştır.






