COVID-19’un PANDEMİ SIRASINDA VE SONRASINDA RUH SAĞLIĞINA ETKİLERİ

Acı İlaç

Geçen yılın sonlarında Wuhanda (Çin) başlayan COVID panik ve korkuyu daha şiddetlendirdi-19 salgını kısa bir sürede tüm dünyaya yayıldı, büyük ölçüde korku ve paniğe sebep oldu. Özellikle ölümlerin artması kişilerin ruh sağlığını da bozdu ve bozmaya da devam ediyor. Seyahat yasakları, karantinalar, etkili ilaç ve aşı olmaması, sağlık hizmetlerinin yetersiz oluşu, yetersiz korunma, cahillik, halkın hükümetlere güveninin azalması ve bazı ülkelerde kalmaması, hastalık ölüm rakamlarının saklanması, bilim kurulu üyelerinin farklı bilgi vermesi veya bazılarının idareye yaranmak için doğruları söylememesi gibi yüzlerce sebep korku ve paniğin artmasına sebep olmaktadır. 

Daha önce yaşanan Ebola ve kuş gribi salgınlarında birçok ülkede davranış bozuklukları gözlenmiştir. COVID-19 da ise durum çok daha vahimdir ve her geçen gün iş daha ciddileşmektedir. Fiziksel sağlık yönünden tedbirler alınırken mutlak ruh sağlığı yönünden de tedbir alınmalıdır.

Salgınlar sırasında anksiyete ve keder ile beraber giden akıl hastalıkları çok dikkate alınmamaktadır. Halbuki salgınlara bağlı ruh sağlığındaki bozukluklar enfeksiyonun kendisinden fazla kişiyi etkiler. Jalloh ve ark 3564 EBOLA  ile yaşadıkları deneyimleriyle ilgili görüşme yapmış ve mental durumlarını değerlendirmişlerdir. Görüşülen kişilerin %6 sı anksiyete ve depresyon kriterlerine uygun, %16 sı  ise PTSD (Post Traumatic Stress Disorder – Travma Sonrası Stres Bozukluğu) tanısına uygun bulunmuşlardır. Bu hastalardan karantinaya tabi tutulanlarda ise anksiyete-depresyon ve PTSD iki misli fazla bulunmuştur (Jalloh MF, Li W, Bunnell RE, et al. Impact of Ebola experiences and risk perceptions on mental health in Sierra Leone, July 2015. BMJ Glob Health. 2018;3:e000471). Herhangi bir önemli büyüklükteki salgının etkileri birden fazla olabilir. Psikolojik etkiler bazen çok daha ön plana çıkabilir, kişide olan psikolojik bozukluklar (obsesyon, ilaç iptilası, alkol kullanımı gibi) daha şiddetlenebilir veya yeni mental bozukluklar ortaya çıkabilir.

Salgınlar sırasında yalnız hastalar değil, doktorlar ve diğer sağlık mensupları da psikolojik yönden negatif etkilenirler. Sağlıkçılar olmaz ise veya iş yapmaları zorlaşırsa enfeksiyon ile mücadele yapılamaz hale gelir. Bu sebeple sağlıkçıların fizik sağlıklarının korunması yanında ruh sağlıklarının da korunması gerekir.

ABD Gazi İşleri Bölümü Ulusal PTSD Merkezi sağlık çalışanlarının afet durumlarında sıklıkla yaşadıkları dört önemli stres alanını tanımlamıştır. Buna göre stres faktörleri: 1) Sıkı biyogüvenlik önlemleri (maske, tulum, yaşam alanları vs), 2) Birden fazla medikal ve kişisel talepler, 3) Hastalık bulaşma riski (kendilerine ve yakınlarına), 4) Stigma (damgalanmak)  (Managing healthcare workers' stress associated with the COVID-19 virus outbreak. US Department of Veterans Affairs: National Center for PTSD website. https://www.ptsd.va.gov/covid/COVID_healthcare_workers.asp.)

Stresle savaşa hazırlanma:

Sağlıkçılar meslekleri icabı bir çok konuda sık sık eğitime tabi tutulmaya alışkındır. COVID-19 sırasında da örgütsel çabalar ve eğitim devam etmeli ve buna stres azaltıcı yöntemler ilave edilmelidir.

    • COVID-19 virusunun bulaşmasının detayları
    • Hastaların ve aile üyelerinin nasıl ve ne zaman taranacakları
    • Kişisel koruyucu kıyafet ve ekipmanın nasıl kullanılacağı
    • Ne zaman karantina ve izolasyon yapılacağı
    • Triyajdaki etik faktörler hakkında karar verme

Salgın sırasında sağlıkçıların stresi:

COVID-19  hastalarına yardım ve tedavi için çağrılan sağlıkçılar bununla ilgili stres yaşayabilir.

  • Koruyucu elbise ve ekipmana bağlı stres (dehidrasyon, ısı, bitkinlik gibi)
  • Fiziksel izolasyon (çalışma saatleri dışında bile başkalarına dokunamama)
  • Enfeksiyon kontrol prosedürleri ile ilgili sürekli farkındalık ve uyanıklık
  • Uyulması gereken uygulamalarla ilgili devamlı baskılar

Stigma (damgalanma):

Sağlık çalışanları, COVID-19 virüsü ve etkileri ile ilgili hem iç hem de dış damgalamadan etkilenebilir: Sağlıkçı olmayanlar Covid-19 hastalarını tedavi edenlerele temastan korkarlar. Başkalarının korkusu sağlık çalışanlarının kendi ihtiyaçlarını ve korkularını dile getirme konusunda kendi kendi kendilerini baskılarlar

COVID-19 un topluma etkisi:

Salgın sırasında en korkulan şey söylentilerin korku ve endişeyi körüklemesidir.  Bu sebeple sağlık hizmeti sağlayıcıları, covid-19 salgınıyla ilgili korkuları yatıştırmak ve zihinleri rahatlatmak için gerekli bilgileri sağlamaya hazır olmalıdır.

Hastalıklar ırk veya etnik köken ayırt etmeden herkesi hastalandırabilir. COVID-19 hakkındaki korku ve endişeler, virüsü yayma riski  olmasa bile insanların başkalarından kaçınmasına veya reddedilmelerine sebep olur.

Amerikan Hastalık Kontrol Merkezi (CDC) pandemi sırasında kişinin kendisine iyi bakması yanında sağlıklı bir diyet, egzersiz ve iyi bir uykuyu tavsiye etmektedir. Kişilerin sevdikleri ile anksiyete ve depresyon duygularını paylaşmaları yararlı olabilir. Kişilerin imkanları dahilinde hoşlandıkları faaliyetler yapmaları, ciddi endişelerinden uzaklaşmaları önerilir. Kişiler  COVID-19 hakkındaki yanlış bilgilere inanmamaları yönünde yetkililer tarafından güvenilir bilgilerin verilmesi gerekir. Basın yayın organları ve sosyal medyada yayılan yanlış ve sahte bilgiler anksiyete ve depresyonun artmasına sebep olur.

Depresyon ve anksiyete, endişeler kişinin günlük aktivitelerini ciddi şekilde etkiliyorsa bu kişilerin profesyonel yardım almaları tavsiye edilir. Özellikle çocukların endişe ve anksiyetelerine önem verilmelidir.

Jalloh ve ark., daha önce Sierra Leonede Ebola salgını sırasında uygulanan karantinanın anksiyete-depresyon ve PTSD de şiddetli artışlara sebep olduğunu gösterilmişlerdir.

COVID-19 salgın halinde bir ruh sağlığı bozukluğuna sebep olabilir mi? Son günlerde ülkemizde ve dünyada ortaya çıkan olaylar, haberler ve yorumlar duygusal problemi olan kişilerde nelere sebep olabilir?

 Örneğin, kontrol altında obsessif bozukluğu olan kişilerin bu durumda çok daha kötüleşecekleri aşikardır. Sosyal izolasyon günlük rutinleri bozacaktır.  Kişiler iş yapmadan, arkadaşları ile buluşmamadan, sinema veya diğer eğlencelere gidememekten, istediği gibi alış veriş edememekten, devamlı kapalı kapılar arkasında kalmaktan karamsar ve depressif bir ruh haline geçeceklerdir.  Çocuklu aileler için daha ciddi durumlar ortaya çıkabilecektir. Çocukların dar mekanda erişkinlerle beraber yaşamaları iki taraf için de sıkıntı yaratacak, okul çağındakilerin ders çalışmaları da ayrı bir problem yaratacaktır. Karantina uzadıkça aile fertleri ve özellikle eşler-çocuklar arasındaki tartışmalar da artacaktır. Karantina sırasında sırasında ortaya çıkacak en ciddi bozukluklardan birisi de uyku bozuklukları (uykusuzluk veya aşırı uyku) olacaktır.

Kişilerin uyku düzenleri önemli ölçüde bozulabilir ve uyku bozuklukları sonucu daha ciddi fiziksel ve ruhsal bozukluklara sebep olabilir.

KARANTİNANIN ÖNEMLİ YAN ETKİSİ: UYKU BOZUKLUKLARI

Aşırı uykunun yan etkileri:

Muntazam ve uygun süreli uykunun sağlık için şart olduğu bilinmektedir Bununla beraber aşırı uykunun diyabet, kalp hastalıkları ile ilgili olabileceği .  ve bunlara bağlı ölümleri artırdığı da bilinmektedir. Depresyon aşırı uyku ile yakından ilişkilidir ve karantina sırasında depressif bozukluklar daha sıktır. Aşırı uyku diyabet, obesite, baş ağrıları, bel ağrıları ve kalp hastalıklarında şiddetlenme veya artışa sebep olabilir. Yapılan araştırmalarda günde 9-10 saatten fazla uyuyanlarda ölümlerin anlamlı olarak 7-8 saat uyuyanlara nazaran fazla olduğunu göstermiştir. (National Sleep Foundation: "The Ill Effects of Too Much Sleep.’’, "How much sleep do we really need?")

Uykusuzluğun yan etkileri:

Aşırı uyku gibi uykusuzluk ta ciddi sağlık problemlerine sebep olabilir. Uykusuzluğun başta trafik kazaları olmak üzere çeşitli kazalara sebep olduğu bilinmektedir. Uyku düşünme ve öğrenmede kritik rol oynar. Uykusuzluk birçok yönden bu bilişsel sürece zarar verir, dikkat, konsantrasyon, muhakeme yeteneği ve problem çözme becerisini bozar ve verimli bir şekilde öğrenmeyi zorlaştırır.

Aşırı uykusuzluk, kalp hastalıkları (kalp krizi, kalp yetmezliği, ritim bozuklukları), hipertansiyon, inme ve diyabet gibi ciddi sağlık bozukluklarına sebep olabilir. Yapılan araştırmalarda kronik uykusuzluk çeken kişilerin %90 ında başka bir sağlık problemi olduğunu göstermiştir.

Uyku uzmanları uykusuzluğun erkek ve kadınlarda libidoyu azalttığını ve cinsel arzuyu azalttığını bildirmişlerdir.  

Uyku bozuklukları ve uykusuzluk zamanla depresyona sebep olabilir. 2007 de 10.000 kişi üzerinde yapılan bir araştırmada uykusuzluk şikayeti olanların normal uyuyanlara göre beş misli daha fazla depresyon tesbit edilmiştir. Uykusuzluk ve depresyon birbirlerini şiddetlendiren faktörlerdir.

İngilterede 10.000 kişi üzerinde yapılan bir araştırmada günde 5 saat veya daha az uyuyan kişilerde tüm sebeplere bağlı ölüm oranı normal uyku uyuyanlara nazaran iki misli fazla bulunmuştur ( Marmot, M. G.Davey Smith, G.; Stansfield, S.; et al. (1991). "Health Inequalities among British civil servants: the Whitehall II study". Lancet. 337 (8754): 1387–1393.).

COVID-19 belasının ne zaman sona ereceği henüz bilinmemektedir. Bazılarına göre 2021 yılında dahi devam edebilecektir. Bir taraftan tüm dünyada ciddi ilaç ve aşı araştırmaları devam ederken, Türkiye dahil tüm ülkelerde hastalığın ruhsal ve ekonomik etkileri gittikçe artmaktadır. Ölümler, hastaneye yatmalar, işsizlik, parasızlık, karantinalar kişilerin ruh sağlığını ciddi boyutta bozmaktadır. Vatandaşlarına maske bile bulamayan ülkelerde gerek pandemi sırasında ve daha da önemlisi pandemi sonrası büyük sosyo-ekonomik olayların başlaması kaçınılmazdır. Gerek bilim kurulu üyelerinin, gerekse yetkililerin her gün birbiri ile çelişkili bilgiler vermesi halkın moralini daha da bozmakta ve güveni ortadan kaldırmaktadırlar. Umarız yetkililer biran önce gerçekleri görür, danışma kurullarına bu işi bilen kişilerle  (psikiyatrist, psikolog, sosyolog, halk sağlığı ve epidemiyoloji uzmanları gibi) beraber gereken tedbirleri alır.