DOMUZ GRİBİNİN GÜNCELLEŞTİRDİĞİ GERÇEK ! YARATILAN HASTALIKLAR VE SALGINLAR Dr. Recep Akdur

klinik farmakoloji dosyası
Bilimsel Yazılar

İlaç tekeli yöneticilerinin en çok imrendiği kişiler çiklet fabrikası yöneticileridir. Çünkü çiklet üretmek için hem öyle ayrıntılı ve pahalı bir araştırma geliştirme (AR-GE) çalışmasına gerek yoktur, hem de çiklet pazarlanacak hedef kişi sayısı altı milyar dolayındadır. İki yaşından küçükler ile ağız ve diş sorunu olanları bir yana bırakılır ise, herkes çiklet çiğneyebilir. Başka bir söylemle bu iki grup dışındaki herkese, herhangi bir sınır ve dikkat gerektirmeden her türlü çiklet pazarlanabilir. Satış miktarını tamamen pazarlama yol ve yöntemleri ile bunların başarısı belirler.

Buna karşılık ilaç öyle mi? Her bir ilaç yalnızca belli hastalığa yakalananlara, bunlardan da belli özelliğe sahip olanlara satılabilir. Üstelik çeşitli denetleme organları yanında, hekimin ve eczacının onayını almak da cabası. Böyle olunca da bir ilacın satılabileceği hedef kitle milyonları hatta bazen de yüzbinleri geçmez. Örneğin bir antiviral, grip tedavisi amacı ile, her yıl üç ya da dört milyonk kutu satılabilir. Çünkü normalde her yıl 300-500 milyon kişi gribe yakalanır. Bunların da yalnızca üç milyon kadarı hastaneye yatar ve antiviral tedavi verilmesi gerekir. Aynı şekilde belli bir grip virüsüne karşı üretilen aşı da yalnızca özel risk gruplarına yani belli sayıda kişiye satılabilir. Bunların sayısı ise 400-500 milyon kadardır.

Böylesine sınırlı ve kontrollü bir satışı/pazarı olan ürünlerden fazla kar elde edilemez. Bu nedenle de bu tür ürünlerin üretimi ve dağıtımı serbest piyasa ile uyuşmaz. Bu uyumsuzluğa karşın, serbest piyasa malı olmaya zorlanır ise, şirket yöneticileri bunları karlı ürünler haline getirmenin yol ve yöntemini arar. Bu tür bir ürünü karlı hale getirmenin yollarından biri çok pahalıya satmak iken diğer yolu da çok satmak yani tüketimini arttırmaktır. Ticari bir söylemle pazarı genişletmektir.
İlaç ve benzeri ürünlerin pazarını genişletebilmenin birkaç yöntemi vardır:
1. Yeni hastalıklar tanımlamak suretiyle (metabolik sendrom,kollesterol yüksekliği, hiperaktif çocuk vb), yeni endikasyon /ilaç satış alanları yaratmak.
2. Bilinen hastalıkların tanım ve tedavilerini yönlendirmek suretiyle, daha geniş bir grubun hasta kategorisine girmesini dolayısı ile de ilaç satış alanını genişletmek
3. Hastalıkları abartarak, hekimlerin ve halkın olayı daha ciddiye almasını dolayısı ile de daha çok ilaç tüketmelerini sağlamak.
4. İlaç tüketim zincirindeki denetleme organları ile hekimin ve eczacının denetimini ortadan kaldırarak insanların gerekli gereksiz ilaç kullanmasını sağlamak.
Bütün bunları yapabilmek için, her şeyden önce sağlık çalışanlarının özellikle de hekimlerin ilaç satış zincirindeki denetçi olma/reçete yazma işlevini ortadan kaldırmak gerekmektedir. Bunun da iki koşulu vardır. Bunlardan birisi hekimleri tedavi/ilaç konusunda tamamen ilaç tekellerinin yönlendirmesine terketmek. İkincisi de ilaç satışını reçetesiz / marketlerde satılır hale getirmektir. Böyle bir ortamda ilaçların yada benzer tıbbi ürünlerin satışını tavan yaptırmak için halkı korkutmak yeterlidir.

Domuz gribi salgını, domuz gribi ilacı (antiviral) ve aşısında her türlü sınır ve kontrolü ortadan kaldırarak, tüm dünya nüfusunu pazar haline getirmiştir. Önce domuz gribi adı verilen “yeni bir grip virüsü keşfedilmiştir”. Sonra WHO ve benzeri organlar etkilenmek sureti ile hem pandemi hem de risk grupları tanımı değiştirilmiştir. Öylesine bir risk grupları tanımlaması yapılmıştır ki; bu sefer çiklet üreticileri, domuz gribi aşısı ve ilacı üretenleri kıskanmıştır. Bununla da yetinilmemiş tedavi protokolleri değiştirilmiş ve ilaçlar reçetesiz satıma sunulmuştur. Geriye bir tek halkın korkutulması kalmıştır ki; bu da yapılması gerekenlerin en kolayıdır.
“Ne yazık ki” tıp tarihinin en başarılı senaryosu, henüz denetici işlevini yitirmemiş olan bazı bilim insanlarının engellemesi nedeni ile, öngörülen hedeflere ulaşamadan sona ermiştir. Daha da kötüsü bundan böyle bu tür senaryoları uygulamaya sokmak kolay olmayacaktır.