TEB 'DEN ATIF BİR'E CEVAP

klinik farmakoloji dosyası
Haber

Eczacılar Birliği Heyeti çok ayıp ediyor
Yazarlar22 Aralık 2013 Pazar A-A+
Ali Atıf BİR
Ali Atıf BİR
aabir@bugun.com.tr
Türk Eczacılar Birliği Merkez Heyeti "Bazı eczacılar ikiyüzlü mü" başlıklı yazıma kendini taraf kabul edip bir yanıt göndermiş. Buyurun heyetin gönderdiği mektup:

"19 Aralık 2013 Perşembe günü kaleme almış olduğunuz 'Bazı eczacılar ikiyüzlü mü' başlıklı yazınızı büyük bir hayretle okuduk. Ancak yazınızın ilerleyen cümlelerini görünce neden bu kadar düşmanca bir tavırla hareket ettiğinizi anlamamız geç olmadı. Yazınızda bahsettiğiniz üzere bir markanın tanıtım toplantısına eğitim vermek üzere katılacakken, eczacı meslektaşlarımızın sizi istememeleri üzerine programınızın iptal edilmesi belli ki sizi epeyce derinden sarsmış. Bundan ötürü yaşadığınız öfke patlamasını, hatta ve hatta kişisel düşmanlığınızı da görüyoruz ki, tüm eczacılık camiasına mal etmeye çalışmış ve bizlere ağır ithamlarda bulunmaktan hiçbir şekilde kaçınmamışsınız. Bu yazınızla meslektaşlarımızın neden sizi istemediğini de anlamış olduk, umarız siz de anlamışsınızdır.

Öncelikle sağlık profesyonelleri olarak şunu açık ve net bir şekilde ifade etmeliyiz ki, işi gücü kendi kişisel menfaati için pazarlama yapmak olan ve sırf ilaç şirketlerinin ekmeğine yağ sürmek için sağlığı bir malzeme haline getirmeye çalışan kimi şahsiyetlerin bugüne kadar büyük bir kararlılıkla karşısında olduk, bundan sonra da olmaya devam edeceğiz. Sırf bazı kişiler bu alandan nemalanacak diye, ilaçta reklamı savunacak, halk sağlığını göz göre göre tehlikeye atacak değiliz. Başlarda anlamak istemediğinizi düşünsek de görüyoruz ki meseleyi gerçekten anlamıyorsunuz. Bu da hayret verici doğrusu. İlaç demek aynı zamanda zehir demektir; ister bitkisel olsun, ister reçeteli olsun, ister reçetesiz olsun, ister basit bir vitamin olsun. Nasıl olur da böylesi bir ürünü piyasanın insafına bırakabiliriz ve siz böyle bir durumu nasıl savunabilirsiniz? Üstüne üstlük getirdiğiniz bu açılımla(!?) övünebilirsiniz? Bu durum biz sağlıkçılar nezdinde düpedüz cinayet işlemekle eşdeğer. Sizin gibi sadece kârını düşünenler içinse bir kazanç kapısı, öyle değil mi? Yıllardır bu uğurda savaş verdiğinizi belirtmeniz de bundan ileri geliyor olsa gerek.

OTC konusuna gelince; özellikle sağlık okur-yazarlık oranının düşük olduğu ülkemizde, OTC grubunun içerisinde olan ağrı kesiciler, vitaminler, soğuk algınlığı, çeşitli şuruplar, burun tıkanıklığı gidericiler, hemoroid bileşimleri, deri ve lokal ilaçlar, antifungal, antiseptik, antihistaminikler gibi ilaçların reklamının yapılarak, reçetesiz satılmasına imkan tanınması, sizin çizdiğiniz tablo kadar masum olsa keşke. Ancak belki siz hiç şahit olmadınız ama reklam yoluyla kullanılan ilaçlardan hayatını kaybeden vatandaşlarımızın sayısı hiç de az değil. Kısacası belli ki pragmatist Niccolo Machiavelli'nin 'Amaca giden her yol mubahtır' sözünü savunuyorsunuz ama hayattan maksimum fayda sağlamak olan bu düşünce yapınızı takdir edemeyeceğiz, kusura bakmayınız. Zira, burada işaret edilen basit bir faydacılıktan öte, ahlaki bir çöküştür. Bu duruma ortak olmamızı beklemeyiniz bizden.

Şunu da ifade etmeliyiz ki, halk sağlığını etkilemesi dışında ilaçta reklamın bazı ciddi sonuçları da bulunmaktadır. Bir örnekle açıklamak isteriz, burun tıkanıklığına iyi geldiği söylenen ve reklamlarında bebeklerin de oynatıldığı bir burun açıcı damlanın içerisinde sadece tuzlu su olmasına rağmen, müthiş ilgi çeken bir reklam sayesinde piyasada aynı içeriğe sahip olan benzerlerinden daha pahalıya satılmaktadır. Anlamakta güçlük çekebileceğinizi düşünerek tekrarlamakta fayda var; saf suyla sofra tuzunun karışmasından oluşan burun spreyi markasını anımsadınız sanırız.

Sayın Bir;
Dünyadaki gelişmeleri takip etmeyerek sizin deyiminizle 'köhneleşmiş' bir eczane ve ilaç satış sistemini korumaya çalışmakla suçlamışsınız bizleri. Size dünyadaki ilaç ve sağlık alanında hangi meslek örgütleriyle hangi çalışmaları birlikte yürüttüğümüzü, gelişen ve değişen dünyayla ilgili meslektaşlarımızı nasıl bilgilendirdiğimizi söyleyecek değiliz. Ancak sizin küçümseyerek ve biraz da alaylı bir biçimde ifade etmeye çalıştığınız 'köhne' sistem, bugün bütün dünyada uygulanan sistemdir. En basit anlatımıyla, hekim ilacı yazar, eczacı ise hastasıyla ilgilenir. Aklınızdan geçen ya da bizden farklı olarak dünyanın başka bir ülkesinde uygulanan sistemler üzerine sizin yeni bir açılımınız varsa ayrıca duymak isteriz. Elbette ki konuyu yine ilaç reklamlarına bağlamayacaksanız.

'Sayemde eczanelerinde oturmak zorunda kalan eczacılar' cümlenizden neyi kastettiğinizi anlayamadık ama yüksek perdeden ahkâm kesmek yerine kendi günlük işlerinizle uğraşsanız sanırız sizin için ve ülkemiz için daha faydalı olacaktır. Zira, hiç bilmediğiniz bir alanda fikir beyan ederek sadece komik duruma düşüyorsunuz. Üstelik 30.000 üyesi olan bir mesleğin mensuplarını aşağılayarak ve verdikleri hizmeti değersizleştirerek sadece kendi üslup yoksunluğunuzu ve sahip olduğunuz erdemleri ortaya koyuyorsunuz. Yoksa sizin işaret ettiğiniz bir etik dışı davranışa yönelecek olsaydı eczacılarımız, sanırız içinizde ukdesi kalmış olan o eğitimi sizden talep ederlerdi emin olunuz.

Size bu yazıda ilaç ve eczacılık alanı, ilaç fiyat politikaları, akılcı ilaç uygulamaları hakkında bilgi verecek değiliz ama herkesin uzmanı olduğu alanla ilgili konuşması ve fikir beyan etmesi gerektiğini de özellikle vurgulamak isteriz. Yazınızda, vatandaşa verdiğimiz eczacılık hizmetini değersizleştirme çabanızdan dolayı sizden özür filan beklediğimiz sonucunu da çıkarmayınız. Siz, ilaç ve sağlık alanından uzak durun, bu bize kâfi!"

Heyete yanıtımdır

Yüce heyet kendi kendine bir düşman yaratma peşinde olduğu için ne yazdığımı bile anlamamış. Faşizanca bir tavırla beni konuşturmayan insanları korumuş. Bir heyetin tek derdi kendi davasına göre her şeyi eğip bükme olunca konunun içindeki asıl sorunu göremez. Nitekim görememişler!
İktidar "otoriter faşist" diye ortalıkta gezerler sonra ellerine fırsat geçti mi faşistten çok faşist olurlar! Neden? Çünkü ruhu geçen yüzyılda kalmış bir heyet (adı bile öyle baksanıza heyet!) asla 30 bin eczacıyı temsil etmiyor. Şu yaşıma kadar dünya tatlısı çok sayıda eczacı ile tanışmışımdır ama bu heyetteki kadar "kibirli" eczacılar görmedim! Kibirli ve nobran! Sanırım bu tür birlikler, dernekler, yönetim kurulları insanların kişiliklerini değiştiriyor. Güç herkesi zehirliyor.
Sayın heyet üyeleri! Şu gerçeği kabul edin artık. Eczacılık tüm dünyada değişiyor. Türkiye'de de değişmek zorunda.

Şöyle demişsiniz:

"Öncelikle sağlık profesyonelleri olarak şunu açık ve net bir şekilde ifade etmeliyiz ki, işi gücü kendi kişisel menfaati için pazarlama yapmak olan ve sırf ilaç şirketlerinin ekmeğine yağ sürmek için sağlığı bir malzeme haline getirmeye çalışan kimi şahsiyetlerin bugüne kadar büyük bir kararlılıkla karşısında olduk, bundan sonra da olmaya devam edeceğiz."

Yazıma konu olan 300 eczacı Edition Otel'de niye toplanmıştı? Halk sağlığı üzerine ulvi bir projeyi tartışmak için mi?

Değerli heyet üyeleri... Artık oyun oynamayı bırakalım. İlaç piyasasını doğru değerlendirelim. İnternet, kısa süre içinde eczacıların kendini yenilemelerine izin vermediğiniz için size dersinizi verecek! Az kaldı. Sevgili heyet; doğruları yazan, ilaç tüketicisini korumayı hedefleyen herkesi eczacı düşmanı ilan etmeyi bırakın, iletişim kurun. 'İlaç zehir' argümanını da bitirin artık. Eğer ilaç zehirse reçetesiz ilaçları kendinizi doktor yerine koyup reçete görmeden satmayın olur mu! Sayenizde Türkler antibiyotiğe şerbetlendi; asıl cinayet bu değilse nedir?

Tezgâh üstü ilaçlar zincir marketlerde ve internette satılmalı, eczacılar gerçek işleri olan reçeteli ilaç ve ilaç yapımına dönmeli. İsteyen zincir eczane açmalı, kozmetikten para kazanmalı. Ama ilaç tüketicisi bir tane baş ağrısı ilacı alacağım diye nöbetçi eczane peşinde koşmamalı. Tezgâh üstü ilaç reklamları serbest olmalı. Tüketici eşdeğer ürünleri ve fiyatları tanımalı. Tüm dünya geleneksel ilaca geri dönüyor. Kişiye özgü tedaviler öne çıkıyor. Heyet bunu bir düşünsün. Sağlık Bakanlığı da... İlaç kanal/satış/reklam trendlerini Türkiye'ye adapte etmeyen Sağlık Bakanlığı'nın ilgili bölümlerinden hesap sormak da boynumun borcu. Çok yakında bu sinemada...