Çoktan beri yazmak isteyip, gündemin çok hızlı değişmesinden dolayı bir türlü vakit bulamadığım bir konuya değineceğim.. BİYOTEKNOLOJİ ÜRÜNÜ ilaçlar....
Zaman zaman gerek akademik gerekse diğer kesimlerden bu konuda basına oldukça fazla haber akıyor. Bunlardan birisi ODTÜ’den bir doçentin, gazete ve TV’lerde boy gösteren demeçleri. ODTÜlaboratuvarlarında FAKO İlaç’ın katkıları ile yapılan araştırmalar sonucu elde edilen “eritropoetin”in insanlarda kullanılması olayı. Buna dayanarak yapılan hamasi demeçlere bakarsanız milyonlarca dolar kazanç sağlayacağız.!! Bunun içinde Türk hastalarını etik dışı bir şekilde kobaydan beter kullanacağız.
İster beğenin ister beğenmeyin, birçok konuda olduğu gibi bu konuda da uluslararası kurallara uymak zorundayız. Bu işi destekleyen ilaç firmaları bunu çok iyi biliyorlar ama yine de acaba karambola getirip bu işi ucuza kapatabilirmiyiz diye uğraşıyorlar. Bu gün herkes çok iyi biliyor ki genetik mühendisliği ile bir proteini elde etmek çok zor bir iş değil. Bunu bugün Türkiye’de çok iyi yapabilecek en az 5 laboratuvar sayabilirim. ODTÜ’den çok daha mükemmel laboratuvara sahip olanlar neden bu işe soyunmuyorlar?!
Biyoteknoloji ürünlerinde BİYOEŞDEĞERLİK yoktur. Klasik ilaçlarda olduğu gibi, ülkemizde sahtesi bile yapılan biyoeşdeğerlik çalışmaları biyoteknoloji ürünleri için geçerli değildir. Biyoteknoloji ürünleri “BIO SIMILAR” yani “BİYO-BENZER” ürünlerdir. Bundan böyle zannediyorum Türkiye’de de jenerik biyoteknoloji ürünlerine “BİYO-BENZER” ürünler diyeceğiz.
Fakat biyobenzerler jenerik ürün olarak kabul edilebilir mi? Buna evet demek kolay değil. Çünki biyobenzer ilaç üretmek için o ürünün klinik araştırmaları dahil tüm araştırmalarını yapmak zorundasınız. Böyle olunca da biyobenzer ürün aslında orijinal ürün oluyor.
Bu güne kadar biyobenzer ürünlerin kullanımı sırasında çok ciddi sorunlar ortaya çıkmıştı. Örneğin, EPREX (eritropoietin, Johnson and Johnson tarafından Portariko’da üretilip, ABD dışındaki ülkelerde satılır!) 141 kişide saf eritrosit aplazisine, yani eritrosit üretemez hale gelmiş ve bu kişilerde transfüzyona ihtiyaç olmuştur.
Ayni protein ABD (Colarado) de J&J firması tarafından Procrit ve Amgen tarafından Epogen isimleri ile pazarlan ürünler ise biyobenzer olmalarına karşın EPREX ile ayni yan etkileri göstermemektedir.
Bazı başka biyoteknoloji ürünlerinin ölümcül allerjik reaksiyonlara neden olduğu iyi bilinmektedir. Hemofilik hastaların üçte biri Faktör VIII’e karşı immünolojik yanıt gelişir ve bu hastaların tekrar eski haline döndürülmeleri için hasta başına 1 milyon dolar harcamak gerekmektedir. Beta interferon tedavisi gören hastaların yüzde 5-40’ında bu ilaca karşı direnç gelişir. Amgen birkaç sene önce trombosit artırıcı olarak geliştirdiği biyoteknoloji ürünü ilacının ortaya çıkarttığı daha ciddi yan etkiler nedeni ile çalışmalarını durdurmuştu.
Biyoteknoloji ürünleri canlı organizmalar tarafından üretilmekte olup, kimyasal ilaçlar gibi öngörülür değildir. İmalatta yapılacak en ufak değişiklik ürünü tamamen değiştirir ve bazı durumlarda insanda kullanılmadan değişiklik saptanamaz.Tüm biyoteknoloji firmaları ve FDA bu ürünlerin tüm klinik çalışmaları yapılmadan eşdeğer olduklarının iddia edilemeyeceğini söylemektedirler.
Türkiye’deki bazı firmalar ve sözde bilim adamları için ne gam...hasta hayatının elde edilecek kar yanında lafı mı olur!
Biyoteknoloji ürünleri benzerleri olmadığı için tabii ki çok fahiş fiyatlarla satılmaktadır. Bazı ürünlerde senelik tedavi maliyeti 1 milyon doları geçmektedir.
Örneğin romatoid artrit ve Crohn hastalığı tedavisinde kullanılan Remicade’in bir yıllık maliyeti 14-16 bin dolar tutmakta ve hasta bu ilacı ömür boyu kullanmak zorunda. Bu ilacın üretim aşamasında 310 ayrı işlem var. Bir tanesinde yapılacak değişiklik belki fiyatı ucuzlatacak ama ilaç yanıtını da değiştirebilecek..
Jeneriklere müsaade edilsin mi?.. Benzer sorun 20 sene önce kimyasal ilaçlarda çıktığında jenerikleri teşvik için Hatch-Waxman Kanunu çıkmıştı. Biyoteknoloji ürünleri jenerik ürün olmadığı için yalnız biyoeşdeğerlik çalışması ile bunlara ruhsat verilemez. Etkinlik ve emniyet çalışmalarının da yapılması gerekir...
Eprex hikayesine tekrar dönersek, imalatta kullanılan bir stabilize edici kimyasal maddenin değiştirilmesi ve yeni stabilize edici maddenin enjektörde lastilke reaksiyonu Eprex’e ve daha sonra hastanın kendi eritropoietinine antikor gelişmesine yol açmıştır. Bunu bulmak için 100 den fazla araştırıcı milyonlarca dolar harcamıştır. Biz de ise bir kişi çıkacak ve bunu imal ettim ama bana müsaade etmiyorlar diyecek.
Bu gün dünyada kabaca 100 biotech ürün bulunmakta ve 10 milyar dolarlık satış yapmakta ve birçoğunun patenti ya sona erdi veya kısa süre sonra sona erecek.
1995-1999 yıllarında Avrupa ve ABD’nde 19 biyotek ilaç piyasaya girdi. EMEA bunların her birisini incelemek için 417 gün, FDA ise 548 gün harcadı. Biz ise onların inceleme süresinden kısa sürede ilaçları üretip, piyasaya süreceğiz!!!
Yapılması gereken nedir? Bu gün birçok ülke biyoteknoloji ürünleri üretmek için çalışmaktadırlar. 21. yüzyılda Türkiye’de de artık oyunu kuralına göre oynamak şarttır. Bu ve diğer ilaçların her türlü klinik araştırmasın yapacak bilgi ve beceriye sahibiz. Kısa yoldan köşe dönme yerine dürüst araştırma isteyenlere kapımız her zaman açık. Ancak bu şekilde hem kendi hastalarımıza faydalı olur ve hem de yurt dışı pazarlara açılabilirsiniz.
Not:
1.Sayın Sağlık Bakanımıza ve Hıfzıssıhha Enstitüsü müdürüne duyarlı davranarak, geçte olsa metil alkol tedavisinde kullanılacak antidot “FOMEPİZOL”ü getirttikleri için teşekkür ederiz.
2.Eski bir genel müdürün artık Rusya’da bile söylenmeyen laflarla Türkiye’de çocuklar üzerinde ilaç araştırması yapılmasının yasaklanmasını istemesi zamanında kimlerin ne mevkilere geldiklerini ve neden halen bu durumda olduğumuzu çok iyi göstermekte.
3. Kaynak arayışı içinde olan girişimci vatandaşlar, hortumun emiş özelliğini parasal alana uygulayan buluş adamları ile beraber, benim memurum işini bilir felsefesinin masum müridlerini de yanlarına alarak birşeyin aynisini yapmaya mı çalışmakta?!!!!
4. Bir firmanın desteği ile Üniversite imkanları kullanılarak yapılan araştırma ürünlerinin başka firmalara pazarlanması bilim ahlakına sığar mı? Bunu yapanlar var mı? Yapılmış ise o üniversite idarecilerinin bundan haberleri var mı? Bu işe soyunanların acaba en ufak bir tıp nosyonu, etik nosyonu var mı?
5. Türkiye'de laboratuvar köşesinde bu iş yapmaya kalkışanların önce “Advances in Large-scale Biopharmaceutical Manufacturing and Scale-up Production” kitabını okumalarını öneririz.
6. Dünyanın en büyük jenerik firmalası olan SANDOZ jenerik growth hormonuna (OMNİTROP) ruhsat vermeyen EMEA hakkında dava açmaya hazırlanıyor, bizimkiler neden dava açmıyor acaba???
7. Ağzı olup konuşanlar bir kerede bazı konuları okusalar, örneğin http://www.emea.eu.int/pdfs/human/ewp/309702en.pdf deki EMEA/CPMP “Guidance on Comparability of Medicinal Products Containing Biotechnology-Derived Proteins as Drug Substance” gibi. Veya merak edip FDA tarafından düzenlenen “Public Workshop: Scientific Considerations Related to Developing Follow-On Protein Products, February 14-16, 2005” de tartışılanları gözden geçirsinler.
Prof. Dr. F. Cankat Tulunay
e-posta : tulunay@dialup.ankara.edu.tr