İLAÇ FİRMALARINDA SAHTEKARLIK İPTİLASI MI VAR?

klinik farmakoloji dosyası
Acı İlaç

Dünyada kalitesinden taviz verilemeyecek tek ürün her halde ilaçtır. Doğru kullanıldığında hayat kurtaran ilaç yanlış kullanıldığında veya yanlış imal edildiğinde ölümcül bir ürün olur. Maalesef Türkiyede bütün ilaçların uygun kullanıldığını veya uygun imal edildiğini söyleyemeyiz.

Hastalar bir taraftan sahtekar ilaç firmaları, diğer taraftan devlet tarafından soyulmakta. Soyguna karaketer yoksunu doktor ve eczacılar da dahil olmakta. İşte size basına aksetmiş ama TİTCK dan çıt çıkmayan bir haber!

İlaç sektöründen bazı firmaların alternatif olarak geliştirdikleri biyoteknolojik ilaçları eşdeğer ilacın fiyatından veya jeneriği piyasaya çıkmış ilacın iki katı fiyattan SGK'nın bedeli ödenecek ilaç listesine sokmaya çalıştıkları ortaya çıktı. Bu kapsamda Sağlık Bakanlığı bürokratları üzerinde baskı kuran firmalardan birinin halihazırda ruhsat alan ve piyasada satılan 137 ilacının SGK'nın geri ödeme listesine sokulması için uğraştığı ve geliştirdiği 300 kadar ilacı için de ruhsat başvurusu yaptığı belirtiliyor… Söz konusu firmanın 'yerli ilaç üreticisi' olduğu gerekçesiyle farklı bakanlıklar üzerinden de Sağlık ve Maliye Bakanlıklarına 'firmanın öncelikli' olması yönünde baskı kurduğu dile getiriliyor. İlaç sektörü temsilcileri ise söz konusu şirketin ruhsatını aldığı 10 civarındaki ilacı doz yetersizliği ya da kimyasal formülü kurallara uygun olmadığı halde piyasaya sürdüğü iddia ediyor… 'Sağlık Bakanlığı 'biyoteknolojik ilaçların üretilmesi zor bir süreçtir. Ben bundan bağımsız fiyat vereyim. Bu ilaç 80 lira ise emsali olan biyoteknoljik ilaca örneğin 150 lira vereyim' diyor. İspanya'da biyoteknolojik üretilen ilaçlar, jenerik ilaç gibi kabul edilip, orijinal ilacın fiyatı ile beraber fiyat düşüşüne gerekçe oluştururken, bunlar Türkiye'de orijinal fiyatının üzerine çıkarmaya çalışıyorlar' değerlendirmesi yapıyor. İspanya eşdeğeri % 40 ucuzlatıyor (yenişafak gazetesi).

Defalarca söylediğimiz ve yazdığımız gibi dünyadaki en karlı sektör ilaç sektörüdür. Örneğin geçen yıl Pfizer’in karı %42! Roche, GSK, Lilly, MSD gibi firmaların karı %20-30 larda. Enerji sektöründe kar %5-10, otomotifte %2-5 karlılık ilaç sektörünün yanında komik kalıyor. Mafyanın karı bile ilaç sektöründen fazla değil!!!.

Bu gün tek bir kürü 100.000 dolar olan ilacı satan firmanın karını kolaylıkla hesaplayabilirsiniz. Bu ilacın hakiki maliyeti 1-2 bin dolardan fazla değil. İlaç firmaları ilacın pahalı olmasını AR-GE masrafları ile izah etmek isterlerse de artık buna inanan yok. İlaç firmalarının esas harcamaları pazarlama harcamalarıdır. Örneğin Gleevec isimli ilacın senelik karı 3 milyar dolar. Acaba bu firma senede 1 milyar kara razı olsa da ilacı daha fazla kişi kullansa olmaz mı? Tabiiki olmaz, çünki firmanın amacı hasta sağlığı değil, kar! Burada şu soruyu sormamız gerekir ‘’soygun ve vurgun ile kar arasındaki sınır ilaç firmaları için nerededir?’’

İlaç firmalarının pahalı ilacı müdafaa için söyledikleri ilk şey araştırma masraflarının çok yüksek olmasıdır. Bu kocaman bir yalandır. İlaç firmalarının yaptırdıkları, AR-GE masraflarının 1 milyar dolardan fazla olduğuna dair maliyet hesapları tamamen uydurmadır. Daha sonra 10 firmaya ait 68 yeni ilacın araştırma ve geliştirme harcamaları incelendiğinde bir ilaç için cepten çıkan ortalama harcama 403 milyon dolar bulunmuştur (J Health Econ. 2003 Mar;22(2):151-85.The price of innovation: new estimates of drug development costs). 

Yukarıda yazdığımız gibi firmaların pazarlama giderleri bunun kat kat üstündedir. Aşağıdaki tablodan da anlaşılacağı gibi firmaların pazarlama harcamaları AR-GE harcamalarının 2 misli civarındadır.

Firma          Total değer ($bn)   AR-GE harcama ($bn)     Pazarlama ($bn) Kar ($bn)        %kar

Johnson & Johnson (US)  71.3          8.2                 17.5                   13.8             19

Novartis (Swiss)              58.8             9.9                    14.6               9.2         16

Pfizer (US)                     51.6             6.6                 11.4                  22.0              43

Roche (Swiss)                 50.3                9.3                   9.0                 12.0              24

Sanofi (France)                44.4               6.3                       9.1                    8.5              11

Merck (US)                    44.0               7.5                        9.5                  4.4                 10

GSK (UK)                      41.4                 5.3                     9.9                  8.5                 21

Astra Zeneca (UK)           25.7              4.3                         7.3                   2.6                 10

Eli Lilly (US)                   23.1                5.5                          5.7                   4.7                 20

AbbVie (US)                  18.8                   2.9                         4.3                  4.1                  22

  Kaynak: GlobalData (rakamlar milyar dolar)

Pazarlama masraflarının önemli bir kısmını da doktorlara verilen rüşvetler teşkil etmekte. Türkiye de dahil bir çok ülkede ilaç firmaları doktorlara çeşitli isimler altında rüşvet vermeyi pazarlamanın bir yöntemi olarak seçmişlerdir. Bunun örnekleri Türkiyede de günlük gazetelere kadar yansıdı. Bir yerli firma doktorlara cep telefonu, tv vs dağıtırken, yabancı bir firma 50 TL ye satılan işe yaramayan antibiyotiği için doktorlara kutu başına 5 TL dağıtmış ve bunların tümü yapanların yanına kar kalmıştır. Çinde doktorlara rüşvet verdiği için GSK 490 milyon dolar ceza ödemiştir. ABD de yapılan bir araştırmada ilaç firmalarından rüşvet alan doktorların o firmaların ilaçlarını iki misli fazla yazdıklarını göstermiştir.

İlaç firmaları doktorlara rüşvet, eczacılara mal fazlası vs vermesi yanında karlarını artırmak için çok farklı yöntemler uygulamaktadır. Örneğin, ilaçlarının jeneriklerini çıkartan firmaları satın alarak ucuz ilaçların piyasaya çıkmasını geciktirmektedirler.  Jenerik ilaçların 1 ay bile geç çıkması orijinal ilaçların milyonlarca dolar açıktan kar etmesini sağlar. Diğer taraftan sahte araştırmalarla ilaçlarının etkili olduğunu iddia etmekte. Rüşvetle ruhsat alabilmekte ve ilaçların yan etkilerini saklayabilmekte… Son senelerde büyük firmaların aldıkları para cezaları karları yanında devede kulak kalmakta! Örneğin: GSK paxil için 3.3 milyar, Pfizer Bextra için 2.3 milyar, Johnson and Johnson 2.2 milyar dolar, Abbott Depokote için 1.5 milyar dolar, Lilly Zyprexa için 1.42 milyar dolar, MSD Vioxx için 950 milyon dolar ceza ödemiş ve ‘’hiç acıtmadı’’ diye ayni yolsuzluklara devam etmişlerdir. ‘Big Pharma’da hırsızlık ve yolsuzluk artık iptila haline gelmiştir. Forbes makalesinde Kelton bu soruyu sormakta (http://www.forbes.com/sites/erikakelton/2013/07/29/is-big-pharma-addicted-to-fraud/). Örneğin GSK 2009 da bozuk ilaç sattığı için 750 milyon dolar ceza ödemiş, 2012 de olmayan endikasyonlarda ilaç satmak ve doktorlara rüşvet vermekten 3 milyar dolar ceza ödemiş, geçen yıl Çindeki sahtekarlıkları dolayısı ile 490 milyon dolar ceza ödemiş. Bunlara ABD de çeşitli eyaletlerde geri ödeme kurumlarına ödediği, davalar sonucu hastalara ödediği cezalar dahil değil. Ama halen tüm dünyada ilaç satmaya devam edebiliyor!!

Big Pharma’nın en büyük sahtekarlığı ise negatif klinik araştırmaları yayınlamaması, sahte makale yayınlaması ve araştırma sonuçları üzerinde manüpülasyonlardır. Bu doğrudan halk sağlığı ile oynamak ve hastaların tedavi şanslarını azaltmaktır. İlgilenenler bu sayfalarda bu konuda daha önce yazdıklarımıza göz atabilirler. Araştırmacıların ABD bilgi edinme kanunu gereği FDA den elde ettikleri bilgilere göre FDA’in sahtekarlıkları tesbit etmesine rağmen buna göz yumduğunu, FDA’e verilen çalışmaların %11 inin sahte olduğunu göstermiştir. Benzer sahtekarlıklar İngilterede de yapılmaktadır. İngiliz İlaç Endüstrisi Birliği medikal direktörü Dr. Frank Wells ‘İngiliz araştırmacılar tarafından yapılan araştırmalarda da küçük fakat anlamlı sahtekarlıklar mevcuttur diyerek olayı doğrulamıştır (I. Chalmers et al, British Medical Journal, 3.10.92. 786-8
, J. of the American Medical Assn, 5.5.89, 2005, 'Fraud & Misconduct in Medical Research', BMJ Publishing Group, 1993).

ABD Federal Soruşturmacılarına göre GSK:

· Rutin olarak doktorlara rüşvet vermekte (lüks tatiller, paralı sözde konuşmalar, vs)

· Fabrikasyon ilaç emniyet dataları yaratma ve FDA’e yalan söyleme

· Medicare ve Medicade’i milyonlarca dolar dolandırma

· Karar vericileri ilaçlarının etkinliğ hakkında kandırma

· Endikasyon dışı ve gayri ahlaki uygulamalarla tehlikeli ilaçlarını satıp milyonlarca dolar kar ederken hastaları tehlikeye atmak (http://www.naturalnews.com/036416_GlaxoSmith...)

GSK  bu suçlamaları hiçbirisini reddetmemiş ve tüketicilerden özür dileyerek ayni şekilde işlerine devam etmiş ve etmekte!.. GSK doktorlara rüşvet yanında ürünlerinin pimp’liğini (kadın satan) yapan meşhurlara da rüşvet vermiş. Wall Street Journal’e göre 1999da meşhur radyo programcısı Dr. Drew Pinsky Wellbutrin isimli antidepressan reklamı için 275.000 dolar almış (http://online.wsj.com/article/SB100014240527...).

Bütün bu yolsuzluk ve hırsızlıkları yapan ilaç firmalarının yöneticileri hakkında şimdiye kadar ABD de herhangi bir soruşturma veya tutuklama olmamıştır. Bunun için ‘’ABD de ilaç firmaları yönetcileri aynen mafya babaları gibi hukukun üstündedirler’’ denilmektedir. Bu da neden ilaç firmaları devamlı suç işliyorlar sorusunun cevabı!

Sonuç olarak ilaç yolsuzluğu-sahtekarlığı nedir dersek:

  • ·      Onaylanmamış endikasyonlar (off label) için ilaçları pazarlamak, reklamını yapmak,
  • ·      Off-label satışlar için mümessillere prim vermek,
  • ·      Doktorlara rüşvet vererek (maddi ve diğer avantajlar sağlamak),
  • ·      İlaç fiyatlarını manüpüle etmek, ihalelere hile karıştırmak,
  • ·      Doktorları off-label ilaç kullanmaya teşvik etmek, bunun için rüşvet vermek,
  • ·      Sahte araştırmalar yapmak ve yaptırmak,
  • ·      Araştırmadan haberi olmayan doktorların ismini makalelere koymak,
  • ·      Para karşılığı konuşmacıların doktorları kandırmasını sağlamak,
  • ·      Ruhsat ve geri ödeme kurumlarına rüşvet vermek, bürokratları satın almak,
  • ·      Kendi kurdukları veya kurdurtukları dernek, vakıf gibi kuruluşlarla hasta ve dokroları kandırmak,
  • ·      Hastalık farkındalık programları ile hastaları ve doktorları kandırmak ve kendi ilaçlarını     kullandırmak,
  • ·      Olmayan hastalıkları yaratmak,
  • ·      Araştırma sonuçlarını kendi çıkarları doğrultusunda değiştirmek,
  • ·      Sahte araştırmalar yapmak,

Türkiyede durum diğer ülkelerden farksız mı? Yukarıda saydıklarımızın çok daha fazlası Türkiyede de ortaya çıkmakta. Türkiyedeki tek fark kimsenin ceza almamasaı işi yapanın yanına kar kalması… Yakın bir süre önce bir gazetede TİTCKurumunu ciddi şekilde suçlayan yazıya ancak eski bir genel müdür cevap verdi, suçlananlarda çıt çıkmadı… Yazılı ve sözlü basında yaınlanan tüm yolsuzluk ve hırsızlıklar unutuldu, ceza alan tek bir kişi olmadı.. Songünlerde kodein ihtiva eden NSAID ler ile yaptığımız yayınlar ve Sağlık Bakanlığına yaptığımız müracaatlara ciddi bir cevap verilemedi…. Allah hastaların yardımcısı olsun!