Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN
Cumhurbaşkanı
ANKARA
Sayın Cumhurbaşkanım,
Bu yazıyı, geçmişte zatıalinize yazmış olduğum, “hastanelerde kullanılarak ölümcül hastane mikrobuna neden olan SAHTE DEZENFEKTANLAR” konusundaki 2 yazıma ilave olarak 1934 senesinde kurulan Türkiye’nin en eski İlaç fabrikalarından MERKEZ İLACIN, Yönetim Kurulu Başkanı, 46 yıllık Eczacı sıfatımla arz ediyorum.
Değerli Cumhurbaşkanım;
Hepimizin bildiği üzere Global Efendiler Dünyayı;
Silah sektörü
İlaç sektörü
Film sektörü
ile terbiye ve idare ederler.
Silah sektörünün olabilmesi için Savaşlar çıkarılır, insanlar ölür, öldürülür.
Böylece Silah sektörüne hükmeden ülkeler çok büyük para kazanırlar, ancak Dünya Halklarının aynı zamanda nefretlerini kazanırlar.
Ülkemizi savunabilmek ve caydırıcı olabilmek için Milli Silah sektörümüzün olması mecburidir.
Türkiye’mizin son zamanlardaki tamamen milli silaha ilişkin yatırımları hepimizi heyecanlandırmakta, umutlandırmakta ve ülkemizin geleceğine ilişkin güvenimizi arttırmaktadır.
Ancak söylemek istediğimiz bu değildir.
46 yıllık bir Sanayici Eczacı olarak görüşlerimi ve sonunda geleceğe yönelik projemizi zatı alinize arz etmek istiyorum.
Ülkemizde Koruyucu/Önleyici Tıp değil, Tedavi Edici Tıp uygulanmaktadır.
100 milyarı geçen ve gittikçe artan bir Sağlık bütçemiz vardır. Bu ne yazık ki büyüyen bir kara deliktir.
Bu kadar harcamaya rağmen Kanser, Diyabet vb gibi hastalıklar çığ gibi artmaktadır.
Türkiye’deki yerli ve yabancı İlaç Fabrikaları kesinlikle dünya çapındadır.
Sağlık Bakanlığımız ilaç fiyatlarını Avrupa’daki en ucuz ilaç fiyatlarının olduğu 5 Devletin fiyatlarına göre ve 2,08 Euro kuruna göre belirler. Yani İlaç üreticileri fiyatlarını alırken, kur reel kura göre %70 ucuz olmasına rağmen bugün Ülkemizde ilaç sıkıntısı yoktur. İlaç firmaları bununla da yetinmemekte Eczacılara 10 alana 20/30/50 hatta 100 e kadar bedelsiz mal fazlası vermektedir.
Söylemeye çalıştığımız husus İlaçların Perakende Satış fiyatlarının çok yüksek olduğudur. Sağlık Bakanlığı ve SGK geri ödeme listesinde bulunan ilaçları gerçek maliyetleri ve çok özel iskontolar ile İlaç üreticilerinden alabilmekte, ancak vatandaş ürünü kendi parası ile almak istediğinde anormal yüksek perakende fiyatlardan almak zorunda kalmaktadır. Bu vatandaşın cebinden alınan bir haksız kazançtır. Asıl önemlisi ise bu yüksek fiyatlar vatandaşın peşin para ile ilaç alarak devlet bütçesine katkı sağlamasını engellemekte onları caydırmaktadır.
Sağlık Bakanlığımızın ilaçların gerçek maliyetlerini bilmesine rağmen yüksek perakende fiyat vermesinin nedeni ise Avrupa ve Amerika’daki fiyatları dikkate almak zorunda kalarak İlaç tekellerinin bu politikalarına bir bakıma göz yummak zorunda kalmalarıdır.
Değerli Cumhurbaşkanım,
Kısaca bu tespitleri yaptıktan sonra önerime gelmek istiyorum.
Yukarıda bahsettiğim İlaç tekellerinin anormal yüksek fiyatları ve dünyada kolaylıkla satın alabileceği, kiralayabileceği omurgasız aydın kılıklı Doktor, Eczacı, Sağlık Bürokratları ile asıl amaçlarının hastalıkları önlemek değil, İlaçlarına hastalık yaratan pazarlama uzmanları olduğuna şüphe yoktur. Bu durumdan dünyadaki her devlet mustariptir.
ZATI ALİNİZİN LİDERLİĞİNDE TÜRKİYE’NİN YERLİ VE YABANCI İLAÇ FABRİKALARI İLE DÜNYANIN İLAÇ ÜRETİM MERKEZİ OLMASI, HEM DE EN EKONOMİK FİYATLARA ÜRETMESİ, DÜNYANIN HER FARMASÖTİK FORM VE FORMÜLLERDEKİ İLAÇLARINI TAM ZAMANINDA VE YETERLİ KAPASİTE İLE İLGİLİ ÜLKELERE İHRAÇ ETMESİ ÇOK MÜMKÜNDÜR.
İlaç tekellerinin dünyaya giydirmiş olduğu anormal fiyatlı bu deli gömleğini, dünya halklarının yararına üstümüzden çıkartıp atacak kişinin zatı aliniz olduğuna, “Dünya 5 den büyüktür” söyleminize inandığımız kadar inanıyoruz.
“DÜNYANIN İLAÇ ÜRETİM MERKEZİ OLAN TÜRKİYE” aynı zamanda ŞEHİR HASTANELERİMİZ vasıtası ile “DÜNYANIN SAĞLIK TURİZMİ MERKEZİ” de olacaktır.
Lütfen inanın tüm Dünya Devletleri de bu çılgın projeyi, karşı durmak yerine mutlaka destekleyeceklerdir.
Zira yaşlanmış Avrupa ve obezleşmiş Amerika vatandaşlarının sağlığı için ülkeler anormal sağlık harcaması yapmakta ve bu harcamalar da gün be gün inanılmaz şekilde artmaya devam etmektedir.
Dünya İlaç üretim merkezi, ve Dünya Sağlık Turizmi merkezi olan Türkiye bu insanlara vatanlarındaki sağlık harcamalarının çok daha altında Türkiye’de sağlıklarına kavuşma imkanı verecektir.
İş bununla da kalmayacak aynı fiyatların içinde olmak üzere güzel ülkemizde bir de tatil yaptırarak Türk insanının hoşgörü ve misafirperverliğini görme ve yaşama imkanını da sunacaktır.
Tek tehlike bu kadar memnun ve mutlu olan insanların Ülkemizde kalma, yerleşme istekleri olabilir.
Avrupa’da bulunmayan rezidanslar, siteler, tatil köyleri, oteller onların tümüne de ev sahipliği yapabileceği gibi, onları ev sahibi de yapabilir.
Değerli Cumhurbaşkanım,
Şehir hastanelerinin 14 yıllık hayaliniz olduğunu söylediniz.
Ancak lütfen bu hastaneleri bizim özellikle hasta edilen insanlarımız ile doldurmayalım, onların hastalıklarını erken teşhis etmek yerine öncelikle hasta olmalarını engelleyecek Koruyucu Tıp uygulamalarına geçelim.
Koruyucu tıbbın alfabesi, taharet alışkanlığımız, ama ellerimizi yeterince iyi yıkamadığımız için hastalıkları (dışkı mikrobu) ELDEN ELE YAYMANIN engellenmesi bilinçli Hijyen ve etkin El yıkama kurallarına uymakla başlar.
El yıkamayı toplum olarak alışkanlık haline getirdikten sonra, dengeli, yeterli ama doğal beslenme, hareket ve sporla, ama sigara tüketimini de gerekirse ciddi cezalarla yok etme seviyesine getirerek bu toplumun hasta olmasını engelleyebiliriz.
Ne yaparsak yapalım, her türlü tedbiri aldıktan sonra Ölüm de Hastalık da Allah’ın emri olduğuna göre Hasta olanlara doktorlarımız şimdi olduğu gibi en fazla 3 dakika ayırmak yerine olması gerektiği gibi en az 15-20 dakika zaman ayırma imkanını ve Şehir hastanelerinin konforunda ağız tadı ile tedavilerini sağlama imkanına kavuşacaklardır
İnsanlarımızı yürüyüş ve harekete alıştırmak üzere kendilerine verilen bir çiple sabah 6-9 saatleri arasında geçerli olacak en az 10.000 adım atanlara bedelsiz ama doğal kahvaltı vermek, bu insanlara hasta olduktan sonra yapılan sağlık harcamalarının yanında devede kulak kalacaktır.
Dünyanın en büyüğü olacak 3. Havaalanımız, Marmaray, Metro, Çift katlı tünelimiz, Çanakkale köprümüz, dünyanın en yeni ve en modern Turistik tesisleri, ve diğer tüm olağanüstü tesislerimiz ve imkanlarımızla ve bize Sağlık Turizmi nedeni ile gelen misafirlerimize verilecek doğal gıda ve yaylalarda beslenen hayvanlarımız, gezen tavukların etleri, yumurtaları, doğal ortamlarda yetişen meyve ve sebzelerimizle ülkemizde hayvancılık, sebze ve meyveciliğin, yani çiftçiliğin, yani doğduğu yerde en mükemmel şekilde doymanın, yani iş ve istihdamın da önü açılmış olacaktır.
Değerli Cumhurbaşkanım,
Bu projeler bütünü ile (sadece İlaç Üretim ve Sağlık turizm merkezi değil, başkaları da var) ülkemizin uçacağına inanıyorum.
Bu projeler sayesinde ve otomatik olarak Şehir Hastaneleri içinde/yanında açılacak Tıp Fakültelerine şimdiye kadar ihraç ettiğimiz Türk bilim insanları tersine beyin göçü ile gelecekleri gibi dünyanın konusundaki uzman tıp bilim adamları da otomatikman geleceklerdir. Hemen devamında çok ciddi paralar ödeyerek dünyanın en başarılı öğrencileri Tıp eğitimi için gelecekler, eğitim sonunda ise muhtemelen burada kalacaklardır.
Dolayısı ile dünyanın en mükemmel donanımlı ve insan kaynaklı ARGE merkezleri doğal olarak ülkemizde açılmış olacaktır.
Dünyanın İlaç Üretim merkezi olabilmek için yeni teknoloji ile her biri ayrı bir şehir ve bölgemizde olmak üzere Katı, Likit, Merhem, Ampul-Flakon, Antibiyotik, Özel ürünler olmak üzere 10 civarındaki farmasötik form üretim yerleri ve bu şehirlerde açılacak Eczacılık Fakülteleri dünya çapında olacaktır.
Yeni ilaç Fabrikalarının nasıl kurulacağı, ortaklık yapısının nasıl olacağı ve finansmanının nasıl sağlanacağı konuları belirlenmiştir.
Sizin de belirttiğiniz gibi Koruyucu Hekimliğe önem vererek hastalıklarını önlediğimiz insanlar haricindeki insanlarımız tamamen bedelsiz olarak tedavi olacaklar, hatta dünya öğrencileri paralı, Türk yurttaşlarımız bedelsiz olarak bu dünya çapındaki fakültelerimizde birlikte eğitim görme imkanına kavuşacaklardır.
Ülkemiz Tıbbi-Aromatik bitkiler ve Endemik (sadece Türkiye’de yetişen) bitkiler konusunda gerek sayı , gerekse çeşitlilik olarak tam bir hazinedir.
Doğal olarak yetişen bu bitkilerin toplanması, kurutulması, ekstre edilmesi ve standardize edilerek dünya pazarlarına sunulması ülkemize muazzam bir döviz getirecektir.
İş bununla da kalmayacak yerel halk ile birlikte bu tıbbi bitkilerin kültürleri de yapılacaktır.
Durağan değil, çok doğurgan olan bu projelerin yanında Sanat, Bilim, Film, Sinema konusundaki ayrı projelerimiz ise kafamızda şekillenmiştir.
Bizi dinleme, projeler konusunda ekip kurma, danışmanlık yapabilme, projeleri geliştirme ve sonunda uygulama safhasına getirme konusunda yönlendireceğinize inanıyoruz.
Hayat felsefemizin ise Doğruluk, Dürüstlük, İyi ahlak, Çalışmak, Üretmek, Paylaşmak, Affetmek, Şükretmek, Sabretmek ve Vefalı olmak olduğunu zatı alinize arz ediyoruz.
Saygılarımızla
Ecz. Mehmet ŞAPÇI
Yönetim Kurulu Başkanı