Kiralık farmakologlar...

klinik farmakoloji dosyası
Acı İlaç

Türkiye’de muvazaalı eczacılıktan sonra sözde araştırmacı ilaç firmaları tarafından kiralık farmakolog devri başlatıldı... Sözde bilimsel özde filimsel iyi klinik araştırma toplantıları yapıp, millete akıl verenler, dünyada eşi görülmemiş bir uygulama başlattılar.

Bilindiği gibi yine tüm dünyada Faz I ve II çalışmaları klinik farmakologlar tarafından yapılır. Türkiye’de de İKU yönetmeliğine, her yerde klinik farmakolog bulunmadığından, “FAZ I ve II çalışmalarında farmakolog ve klinik farmakologlar bulunur.” şartı konulmuştu. Gelin görün ki, bu bizde protokola laf olsun diye bazı farmakolgların ismi konulura dönüştü ve etik kurullarda bunu kabullendi.

Yani protokolde ne yazılı olduğunu bile bilmeden, denek veya hastaları görmeden ve çoğu para bile almadan, faaliyet raporlarına araştırmacı (!) olduklarını yazmak veya belki bizi bir kongreye götürüler düşüncesi ile isimlerinin protokollara konulmasına ses çıkartmamakta.

Bu arkadaşlar isimlerini o protokollara koyarak müşterek sorumluluk yüklendiklerinin ve mesleklerine çok büyük kötülük ettiklerinin farkında bile değiller...

Birincisi, farmakologlar klinikçilerin stepnesi değildir. İkincisi klinikçiler binlerce dolar alırken diğer araştırmacılara neden hiçbir ücret ödenmiyor? Farmakologlar bu kadar mı .... (buraya istediğiniz kelimeyi koyabilirsiniz, hepsi uyar!)?... Üçüncüsü ve en önemlisi, protokolu bile bilmeden, yalnız imza tamamlayıcısı olmaktan utanan var mı acaba?..

İnsan üzerinde araştırma yapmak çok ciddi bir iştir ve bu işi bilenler tarafından yapılır. Etik kurullarda bunu denetlemek zorundadır. Araştırmanın hiçbir safhasında (protokol hazırlanması, klinik testler, istatistik, makale yazılması gibi) rol almayan kişiler nasıl yardımcı araştırmacı olabiliyor ve sorumluluk yükleniyorlar??? Sağda solda laf olsun diye IKU konusunda ahkam kesen bazı öğretim üyeleri, alacağınız üç kuruş için mesleğinizi yabancı firmalara peşkeş çekmek nasıl bir his? Vicanınız rahat mı?

İlaç dünyası çok hızlı bir değişim içinde. Silah kartellerinin yerini ilaç kartelleri almakta. Farmamedya izleyicileri çok uluslu şirketlerin ABD’nde nasıl lobi faaliyetleri yürüttüğünü ve bunun için milyonlarca doları nasıl harcadıklarını yakından izlemekte.

Neden bu çaba? Halk sağlığı için derseniz gülünç duruma düşersiniz. Bütün çaba faydalı-zararlı hertürlü ilacı halka yutturmak. Son senelerde onlarca örneğini yazdık. Merck’in Vioxx’u dünyada binlerce kişinin ölümüne sebep olurken, bizim çabalarımız için atılmadık iftira kalmadı.

Zamanın komisyon üyeleri, İlaç ve Eczacık Genel Müdürü, yabancı sanayinin beslemesi bazı farmakologlar ve hatta zamanın Sağlık Bakanı bizim yalan söylediğimizi ve bu ilaçların çok emniyetli olduğunu iddia etmişti... Daha sonra Merck ilacı piyasadan çekince yüzleri ne morardı, ne kızardı, çünkü kızarıp-morarmak için yüz ister...

Örnekler birbirini takip etti. Avandia ile ilgili bütün ülkeler tedbir alırken bizde çıt çıkmadı buna mukabil Avusturalya dışında hiçbir ülkede yasaklanmayan, ama incelemeye alınan Prexige Türkiye’de yasaklandı. Avusturalyanın yanı başındaki ülke, Yeni Zelanda ise ilacı yasaklamadı. Ayni olay Nimesulidin de başına gelmişti. Avrupa’da bir ülkenin yasaklamasının ardından Türkiye’de Nimesulidi yasakladı ve sonra tekrar serbest bıraktı ama bu arada ilaç öldü...

Bütün bunların yanında ikidebir özellikle yabancı sanayii tarafından gündeme getirilen konu “Türkiye’de ilaç fiyatlarının çok ucuz olması ve kişi başına düşen ilaç harcamasının Avrupa ülkelerine göre düşük olması.”.

Geçen yazımızda Türkiye’de ilaç fiyatlarının ucuz olmadığını, özellikle bazı yabancı sermayeli firmaların fahiş fiyatla ilaç sattığını söylemiştik. Farmamedya’da defalarca yazıldı, biz defalarca yazdık, ilaç fiyatları çok ucuz ise nasıl oluyor da yüzde 50’lerin üzerinde fiyat indirimi veya iskonto yapıyorsunuz ve sonra da etik firmalardan bahsediyorsunuz.

Eğer yüzde elli indirimle halen kar ediyorsanız senelerce yaptığınız kara fahiş denmez mi? Örnek mi istiyorsunuz, bakın Fosamax’a, bakın Norvasc’a, bakın diğerlerine. Devamlı zarar ettiğini veya istediği karı yapamadığından şikayet edenlerden bir tanesi bile dükkanı kapattı mı, bir tanesi bile Türkiye’yi terk etti mi, halen neden gelmeye devam ediyorlar veya neden kar etmeyen Türk firmalarını satın alıyorlar???..

Yazdıklarımıza kızanlar önce bu soruların cevaplarını versinler... Sonra kendi firmalarının (ABD, Alman, İngiliz, İsviçre, Fransız vs firmalar) içlerini nasıl boşalttıklarını anlatsınlar. Hangi genel müdürler veya üst yöneticiler firmalarından yürüttükleri ile neler yaptıklarını ve nasıl erken emekliliğin tadını çıkarttıklarını anlatsınlar, bizlerde öğrenelim!!!

Bakın resmi rapor neler diyor Prescription Drug Pricing in the 7th Congressional District of Maryland: An International Price Comparison.

Prepared for Rep. Elijah E. Cummings Minority Staff Report, Committee on Government Reform and Oversight U.S. House of Representatives, August 10, 1999

İlaç                  Ambalaj                     Kanada          Meksika         ABD   
Zocor              5mg x60 tab              46.17              67.65              113.97
Prilosec           20mg x30 tab            55.10              32.10              122.62
Procardia        30mg x100 tab          74.25              76.60              144.89
Lusrtal            50mg x100 tab         129.05            219.35              238.44
Norvasc         5mg x90 tab                89.91             99.32              127.17
Not: Fiyatlar ABD doları   

Yukarıdaki tablodan da açıkça anlaşılacağı gibi çok uluslu şirketler istedikleri ülkede istedikleri fiyatı dikte ettiriyorlar. Ülkeler arasında yüzde 232 kadar fiyatlar oynuyor. Ortalama olarak Kanada-ABD arasında yüzde 98, Meksika-ABD arasında yüzde 95 fark var...

Halen ilaç Türkiye’de ucuz diyen var mı?... İthal ilaçlar için referans fiyat vs hikaye. Madem Türkiye referans fiyat uyguluyor, Avrupa Birliği üyesi olan Polanya, Bulgaristan, Macaristan fiyatlarını neden referansa koymuyor.

Özellikle yabancı sanayi tarafından temcit pilavı gibi iki de bir gündeme getirilen arguman ise Türkiye’de kişi başına düşen ilaç harcamasının gelişmiş ülkelere nazaran çok az olduğu. Bu konuya gelecek yazımızda devam edeceğiz. Şimdilik şukadar söyleyelim;

Gelişmiş ülkelerde ilaç harcamaları toplam sağlık harcamalarının yüzde kaçını teşkil ediyor? Türkiye gibi ilaç harcamalarının toplam sağlık harcamalarının yüzde 60’ını teşkil eden başka bir Avrupa ülkesi var mı?... Hangi ülkede ilaç harcamaları kişi başı düşen gelirin yüzde kaçı?.. Türkiye’de kişi başına ilaç harcamasının Almanya ve Japonya’dan fazla olduğunu bilen var mı?.. Türkiye’de ilaç bulamadığı için tedavi olamayan hasta var mı?... Türkiye gibi her ilacın geri ödendiği bir ülke var mı?..

 Türkiye gibi senede 3 milyar dolarlık ilacı çöpe atan başka ülke var mı???.. Neden Türkiye ayaktan tedavi için TEMEL İLAÇ LİSTESİ yapmıyor ve bazı firmaları zengin etmeye uğraşıyor?...

Sorularımız daha bitmedi... cevaplar az sonra!!!!

Not :

1.) Türk farmakologlar işşiz dolaşırken, Türkiye’de Hindistan’dan farmakolog ithal edilmesinin gündemde oluğunu bilen farmakolog varmı acaba?

2.) Farmakoloji uzmanı olan arkadaşları taşıma suyla değirmen döndürmeye çalışan İlaç Eczacılık Genel Müdürlüğü’nde mecburi hizmete tabi tutmak varken, uydurma görev tanımlamaları ile sağlık müdürlükleri nezdinde perişan edildikleri bilen var mı acaba?
 
3.) Her ne kadar Türkiye’de gerektiği yere getirilmemişse de farmakoloji çok ciddi bir bilim dalıdır ve kendine farmakolog diyenler mesleklerini korumak zorundadırlar.

4.) “Türkiye’de özel sektöre biyoeşdeğerlik ve klinik araştırma yetkisi vermeyen Sağlık Bakanlığı’nın Hindistan’daki özel kurumları (diğer ülkelerdeki özeller de dahil) akredite ettiğini bilen varmı acaba?

5.) Köşe komşum Kamacık’a geçirdiği ameliyattan dolayı geçmiş olsun dileklerimi bir kere daha iletir, acil şifalar dilerim. Hasta yatağında bile Farmamedya’yla ilgilenmesi neden her ay 40.000-55.000 kişinin Farmamedya’yı ziyaret etmesinin en güzel delili.

E-posta : ctulunay@medicine.ankara.edu.tr