Fortune 500 deki 10 ilaç firmasının 2002 karı (35.9 milyar dolar) diğer 490 firmanın 33.7 milyar dolarlık karından daha fazla. Son 20 senedir ilaç firmaları eskiden olduğu gibi halk sağlığı için ilaç üretme yerine karlarını artıracak pazarlama hilelerinin peşinde koşmakta. Bu amaçla tüm varlıkları ve güçlerini yollarında engel gördükleri kişi ve kurumları sindirmek için kullanmaktadırlar. Bu sindirme ve tehdit ABD kongresi, FDA, akademik tıp merkezleri ve doktorluk mesleği için de geçerlidir. Bu yöntemler yanlız ABD de değil tüm ülkelerde kullanılmakta, bazı ülkelerde rüşvet ve sahtekarlıklar inanılmaz ölçülere ulaşmaktadır. İlaç sanayii karını artırmak için ahlaksızlıkta dahil, her yolu mübah görmekte ve diğer ülkelerdeki çalışanlarını o ülkenin çıkarları yerine kendi çıkarlarına hizmet eden, kıraldan fazla kıralcı köleler olarak kullanmaktadırlar.
Büyük ilaç firmaları ilaç fiyatlarının yüksek olduğunu kabul etmekte ve bunu araştırma geliştirme masraflarının yüksekliğine bağlamakta. ABD senede reçeteli ilaçlar için senede 200 milyar dolardan fazla harcanmakta (2002 de tüm dünya reçeteli ilaç satışı IMS’e göre 400 milyar dolar) ve bu rakam senede %12 artmakta. Yaşlılar için durum çok vahim, sigortası olmayanlar ve katkı parası ödeyenlerşn cebinden senede 9.000 dolar çıkmakta. Yaşlılar ortalama 6 ilaç kullanmakta ve herbirinin senelik maliyeti 1500 dolar. Yeni diye lanse edilen ilaçların çoğu eski ilaçların benzerleri (me-too). Örneğin günümüzün gözde (!) kolesterol düşürücüleri, Mevacor, Lipitor, Zocor, Pravachol, Lescol, Crestor… birbirlerinden farkı yok ama herbirisi milyarlarca dolar satış yapıyor. Son 20 senede ilaç firmaları insan sağlığı için değil ceplerini doldurmak için çalışıyor ve bunun için de her türlü sahtekarlığı ve ahlaksızlığı mübah görüyor ve malı götürüyorlar.. BMS’in eski CEO su Charle A Heimbpld 2001 yılında 76.095.611 dolar hisse senedi yanında 75 milyon dolarda ikramiye almıştır! Wyeth başkanı 41 milyon dolar hisse senedi+40.5 milyon dolar ikramiye almış… Diğer taraftan milyonlarca, milyarlarca dolar ceza ödüyorlar ve tabii ki bunların parası da hastalardan çıkıyor. Yolsuzluk ve ahlaksızlıklar da başını alıp gidiyor.
HİTLERİN AHLAKSIZİ FAŞİST TORUNLARI
Utanmazlık ve ahlaksızlık bu kadarla bitmiyor. Bir kaç gün önce dünyayi şoke eden bayer CEO’ sunun faşist beyanatına protestolar bitmiyor. Faşist Marijin Dekkers verdiğ beyanatta : “we did not develop this product for the Indian market, let’s be honest. We developed this product for Western patients who can afford this product.” ‘Dürüst olalım, biz bu ilaçları Hindistan pazarı için geliştirmiyoruz… Biz bu ilaçları alım gücü olan batılı hastalar için geliştiriyoruz’ demek cüretini gösteriyor (http://thinkprogress.org/health/2014/01/26/3205861/pharmaceutical-ceo-cancer-drug-westerners-afford/) . Dünya ayağa kalkarken Türkiyeden tek bir tepki gelmiyor..
ABD ‘The Centers for Medicare and Medicaid Services, CMD’ (sigorta kuruluşları) 2014 yılında sağlık harcamalarının %6.1 artacağını öngörmekte. Adalet Bakanlığıda buna paralel sahtekarlıkların da artacağını ve sigorta şirketlerinin önemli ölçüde kayba uğrayacağını öngörmekte. Tennessee eyaleti doğu bölgesi savcısı William C Killian, bölgesinde her yıl ortalama 25 milyon dolarlık sahtekarlık yapıldığını söylerken, ABD Adalet Bakanlığı kriminal suçlar başkan yardımısı Ben Singer kendi bölümünde 38 savcının yanlız sağlık sahtekarlıkları ile uğraştığını geçen yıl 345 kişinin sahtekarlıktan yargılandığını, 234 kişinin suçlu bulunarak devlete 1 milyar dolar kazandırıldığını bildirmekte. Bu kurum şimdiye kadar GSK ya 3 milyar dolar, Johnson and Johnson’a 2.2 milyar dolar, Pfizer’e 2.3 milyar dolar, Abbot’a 1.5 milyar dolar ceza uygulamıştır.
ABD de ‘QUI TAM’ davalar (kişinin çalıştığı yer hakkında savcılığa ihbarda bulunarak açılan davalar) her yıl artmakta. Geçen yıl 752 qui tam dava açılmış ve firmalar ceza olarak 10 milyar dolar ödemiştir. Bu arada ihbarda bulunanlar da (whistleblower) anlamlı olarak kazanç sağlamakta. Örneğin devlete Jhonson and Jhonson çalışanı 167.7 milyon, GSK çalışanı 96 milyon dolar, Abbott çalışanı 84 milyon dolar, Pfizer çalışanı 51.5 milyon dolar ikramiye almışlar. Türkiyede ise bir firmanın temsilcisinin belgelerle firmasını SB ve savcılığa şikayet etmesi kendi baçını yakmış ve olay ört-bas edilmiştir. Maalesef Türkiyede rüşvet ve sahtekarlık suç olmaktan çıkartılmıştır.
Türkiyede son senelerde, herşeyde olduğu gibi, ilaç sektörü ile ilgil işlemlerde de Sağlık Bakanlığının ben yaptım oldu ilkesi yürürlükte. Örneğin TİTCK hiç kimseye sorma ihtiyacını duymadan tüm tıbbi tanıtım elemanlarının Ankaradaki tek bir üniversiteden eğitim almasını şart koşuyor ve o üniversiteye milyonlarca lira gelir sağlıyor…. Sağlık Bakanı:’ Aile hekimlerinin aracılığıyla halkın daha hareketli bir yaşam tercihi teşviki anlamında 2 milyon adet adım sayarın dağıtımını da önümüzdeki günlerde başlatacaklarını bildiren Müezzinoğlu, ''2 milyon adet adım sayarı Bakanlık olarak temin ettik, dağtııma hazırladık'' dedi’. Bu adım sayarları Bakanlık mı aldı, yoksa bir firma mı hediye(!) etti? Açlıktan nefesi kokan vatandaş hangi adımını sayacak??? Sayın Bakan diüer taraftan 2002 yılında 48 TL olan bir ilacın bu gün 9 TL ye satıldığını bildirerek senelerce ilaç firmaları tarafından nasıl öpüldüğümüz söylemeyi de ihmal etmiyor. Aşağıda gazetelerde çıkan haberlerden bir-kaç örnek verilmiştir. Senelerdir herkezin gözü önünde yolsuzluk ve hırsızlık yapılmasına rağmen, bu konuda mahkeye verilenler (bir bakanlık genel müdürü dahil) kimse ceza almamış ve yolsuzluklar kamuoyundan saklanmıştır. Bu bakımdan son günlerde Türkiyenin gündemi olan rüşvet ve yolsuzluklara şaşırmamak lazım!!!!
SABAH'ın gündeme taşıdığı ilaç sektöründeki rüşvet çarkına dev soruşturma başlatıldı. 50 hastane ve 12 büyük ilaç şirketinde yoğunlaşan araştırmalarda rüşvetin belgeleri de ilk kez ortaya çıktı. 20 doktor ifadeye çağrıldı . 30.08.2012 (http://www.sabah.com.tr/Ekonomi/2012/08/30/ilacta-yolsuzlugun-belgesi)
Bazı doktorların reçete üzerinden saltanat kurduğu ve 100'e yakın kalemde rüşvet aldığı ortaya çıktı (http://www.gazeteci.tv/doktorlarin-recete-yolsuzlugu-156247h.htm)
Sosyal Güvenlik Kurumu müfettişleri tarafından hazırlanan rapor, ilaç yolsuzluklarına karışan tıbbi mümessiller, eczacılar ve hekimlerin hangi yollarla çalıştığını gözler önüne serdi
29 ilaç firmasına daha yolsuzluk suçlaması: İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, 29 ilaç firması hakkında devlet kurumlarına yüksek fiyatla ilaç sattıkları gerekçesiyle soruşturma başlattı. Bütün dünyada 20 Euroya satılan bir ilaç SSKya 205 Eurodan verilmiş (http://www.zaman.com.tr/gundem_29-ilac-firmasina-daha-yolsuzluk-suclamasi_294576.html).
Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği (AİFD) basında yer alan yolsuzluk haberleri üzerine basın açıklaması yayınlayarak, Yolsuzluk yaptığı iddia edilen firmaların isimlerinin açıklanmasını istedi (http://www.saglikaktuel.com)
İş akdi fesh edilen M.S’nin başvurusu ile Yolsuzlukların ortaya çıkması sonucu İlaç firması Sus Payı 62.Bin TL’lik ödeme yaparak M.S ‘yi perde arkasındaki olayların çıkmaması için susturdu… (http://www.buyukhaber.com/saglik/ilac-yolsuzlugu-dosyasinda-sus-payi-h11318.html )
İLAÇ MI YOKSA KİTLE İMHA SİLAHLARI MI?
İngiliz bilim adamlarının yaptığı araştırmaya göre ilaçlar (rehberlere uyulduğu halde!) son beş yılda Avrupada 800.000 kişinin ölümüne sebep olmuş. Bu rakamlara Türkiye dahil değil, çünki Türkiye iman gücüne bağlı olarak ilaçlara bağlı yan etki ve ölüm görülmemekte!!! Yanlız İngilterede senede 10.000 kişi ölmekte. Burada rehberlerin hazırlanmasındaki ahlaksızlıkları da unutmamak lazım. Avrupa Kardiyovasküler Tedavi rehber komitesi başkanı Poldermens işinden atıldı ve makaleleri dergilerden çekildi ama ölenler geri gelmedi. Sekizyüzbin kişinin ölümü meşhur Alman genositine eşdeğer.. (http://www.forbes.com/sites/larryhusten/2014/01/15/medicine-or-mass-murder-guideline-based-on-discredited-research-may-have-caused-800000-deaths-in-europe-over-the-last-5-years/ )
KLİNİK ARAŞTIRMALARDAKİ YOLSUZSUK VE SAHTEKARLIKLAR
İlaç firmaları tarafından yapılan klinik araştırmalar çoğunlukla kamu kurumları veya bağımsız araştırmacıların sonuçları ile uyuşmaz. ‘American Journal of Psychiatry’ de yayınlanan antipsikotikler ile ilgili makaleler incelendiğinde, birbirleri ile karşılaştırılan 5 yeni antipsikotik ilaın 10 araştırmadan 9 unda çalışmayı yapan firmanın ilacının en iyi (!) olduğunu ortaya koymuştur. Sebep: her firma kendi ilacını daha üstün gösterecek çalışma tasarımı, istatistiğin yanında sonuçlarla oynamayı da unutmamış!!. Uzmanlar bu sahtekarlıkların semptomatik iyileşmelerin ölçülmesinde daha belirgin olduğunu bildirmekte (okuyucular özellikle antidepressanlarla ilgili sahtekarlıkları arama moturuna antidepressan yazarak bulabilir)
ARAŞTIRMA-GELİŞTİRME EFSANESİ
Bu konuda ‘PUBLIC CITIZEN’ tarafından hazırlanan deyatlı rapor yazımızın ekinde verilmiştir. Burada kısaca özetinden bahsedeceğiz. ABD de ilaç firmaları ve onların lobi grupları ve ‘Pharmaceutical Research and manufacturers of America (PhARMA)’ kamuoyunu yanıltıcı ve korkutucu bir kampanya yürütmekte. Benzer oyunlar Türkiyede de oynanmakta. Kuyrukları sıkışınca hemen AR-GE kozunu oynamakta ve kendilerinin yanlız halk sağlığı için çalıştıkları safsatasını işlemeye başlarlar. Son günlerde Türkiyede başlayan üniversite-sanayii işbirliği reklamlarıda bu oyunun bir parçası… ‘Bakın biz araştırmaya bu kadar para yatırıyoruz, biraz kar etmekte bizim hakkımız, AR-GE olamaz ise ilaçsız kalırsınız’ diyorlar!!!! Yerseniz?
Public Citizen (Dünyanın en büyük tüketici koruma organizasyonu) devlet tarafından desteklenen çalışmalar, firmalar dökümanları, bilgi edinme hakkına bağlı elde edilen ‘U.S. Securities and Exchange Comimission’ (ABD borsa ve sermaye piyasalarını denetleyen ve düzenleyen kamu kurumu. Türkiyedeki SPK) dökümanlarına dayanarak hazırladığı raporda:
1. İlaç endüstrisinin iddia ettiği, her bir ilaç için 500 milyon maliyet abartılı ve yanıltıcıdır. Halen, İlaç firmalarının adamı olan DiMasi’nin 1991 vergiden muafiyet ve kafadan senaryolara dayanan risk faktörlerini kapsayan makalesini esas almaktadırlar.
2. DiMasi’nin gerçek maliyet rakamı 2000 yılı dolar paritesine göre 110 milyon dolardır.
3. Sektörün kendi datalarına görede ortalama AR-GE maileti 1990 larda 57*71 milyon dolardır
4. National Institute of Health (NIH) den bilgi edinme hakkına dayanarak elde edilen verilere göre 1995 de ençok satan 5 ilacın keşif ve geliştirme giderlerinin %55’i vergi verenlerin, yani halkın cebinden çıkmıştır.
5. İlaç endüstrisi 1999-2000 yılnda AR-GE kayıtlarına erişimi engellemek için parlementoda 262 milyon dolar lobi harcaması yapmış ve mali kayıtlara erişilmesini önlemiştir.
6. Firmaların iddia ettiği gibi ilaç endüstrisi riskli bir endğstri deüildir. 1982 den beri ABD de en karlı endüstri kolu olup, net karları diğer endüstri kollarından ortalama üç misli daha fazladır.
7. Her nekadar son 20 senede ilaç firmalarının hakiki keşif olarak lanse ettikleri ilaçların ancak %22 si satışa sunulsa da çoğu çok az AR-GE maliyeti olan benzer molekülleri (me-too ilaç) piyasaya sürerek yüksek karlar elde etmektedirler (statinler, antidepressanlar, antihipertansifler vs).
8. ABD de ilaç endüstrisi diğer endüstrilere nazaran %40 daha az vergi ödemektedir.
9. İlaç firmalari çocuklarda ilaç denemesi yapmak için milyonlarca dolar maddi destek almakta.
TARİHE NOT DÜŞELİM:
Gelişmiş ülkelerde ihbarcıların ihbarlarını değerlendiren ve onlara prim veren sistem, Türkiyede bırakın ihbarcıların ihbarlarını, bilim adamlarının bilime dayalı müracaatlarını (firmalara yaranmak için) bile sümen altı edebiliyor. Bu ilaçların hikayeleri bu sayfalarda defalarca yayınlandı. Bunları yapanlar halen bu camiada dolaşıp, parsa bekliyorlar.
T.C
ANKARA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ
DAHİLİ TIP BİLİMLERİ BÖLÜMÜ
FARMAKOLOJİ VE KLİNİK FARMAKOLOJİ ABD,
SIHHİYE 06100, ANKARA
Sayı:
Konu: Celebrex ve Vioxx 31 Mayıs 2000
Sağlık Bakanlığı İlaç ve Eczacılık Genel Müdürlüğüne,
Bakanlığınıza verdiğim 06.4.2000 tarih ve 61 sayılı dilekçemde bazı ilaçların reklam yönetmeliğine uymadığını ve daha da kötüsü prospektüslerine orijinal ülkedeki prospektüslerinden farklı bilgi yazdıklarını belirtmiş idim.
Bu arada konu ile ilgili olarak Amerika Birleşik Devletleri "İlaç ve Gıda Dairesi" "VİOXX" isimli ilacın prospektüsünde çok ciddi değişiklikler yapmış ve maalesef bu bilgiler Türk hekimlerine yansıtılmamıştır. Adı geçen ilacın FDA onaylı kopyası ilişiktedir (ek 1). Türkiyede ölüme kadar giden çok ciddi yan etkiler bilinmeden ilaç çok yaygın bir şekilde sorumsuz olarak kullanılmakta ve kullandırılmaktadır.
Bu arada Pfizer tarafından diğer bir selektif COX-2 inhibitörü piyasaya verilmiş ve bunun prospektüsünde orijinalinde olmayanlar ilave edilmiştir. Ekte (ek 2) bu firmanın promosyon materyalinden bir örnek verilmiştir.
Celebrex (celecoxib) selektif COX-2 inhibiörü olup FDA'den anajezik endikasyonu alamamış ve rofecoxib ile yapılan "head to head" çalışmada plasebodan farksız bulunmuştur. Bunun dışında osteo artrit tedavisinde günde tek doz 200 mg olarak tavsiye edilirken olmayan ağrı endikasyonunda nasıl olup ta 4-6 saatte bir 100-200 mg kullanılabileceğini ve günlük maksimum dozun 400 mg'ı geçmeyeğini farmakolog olarak anlayabilmiş değilim!!!.
Bir ilaca ruhsat verirken mutlak surette sorgulanması gereken noktalardan birisi sizin de bildiğiniz gibi, hiç şüphesiz ki o ülkenin o ilaca ihtiyacı olup olmadığıdır. Bu ilaçlar yokken kaç hastanın osteoartriti veya romatoid artriti tedavi edilememiştir? Veya bu ilaçlar piyasaya çıktıktan sonra ilave kaç hasya iyileşmiştir? İlave iyileşme olmuş ise bunun maliyeti nedir?. Bakanlığınızın ve komisyonlarınızın iyi niyetle yaklaşımları maalesef üretimci firmalar tarafından suiistimal edilerek yanlış tanıtımlarla doktor, hasta ve Devlet kurumları kandırılmış ve zaten yetersiz olan sağlık harcamalarımıza büyük yük getirmiştir. Bu gün elimizdeki ilaçlarla 4-10 milyona mal olan 21 günlük osteoartrit tedavisi bu ilaçlarla 20-82 milyon liraya çıkmıştır.
Yukarıda bildirilen nedenlerle bu ve benzeri ilaçların ruhsat dosyalarının yeniden incelenerek, endikasyon, yan etki ve dozajlarının bilimsel verilere uygunluğunun sağlanması ve ayrıca sosyal sigorta kurumlarının zorunlu haller dışında (ancak diğer ilaçlara cevap vermeyen veya mutlak risk grubunda olan hastalara da heyet rapou ile) bu ilaçların geri ödenmesinin yapılmaması için gereğine müsaadelerinizi saygılarımla arz ederim.
Prof. Dr. F. Cankat Tulunay
A.Ü. Tıp Fakültesi
Farmakoloji ve Klinik Farmakoloji
Anabilim Dalı Öğretim Üyesi
Ekler:
- FDA onaylı kopya
- Tanıtım broşürü
- Diğer yayınlar
SB: SAYI-TARİH: 31.5.2000/27777