Senelerdir “big pharma” yani büyük ilaç firmalarının gerek Türkiye’de ve gerekse uluslararası platformda yaptıklarını yazmaktan parmaklarımız nasır tuttu..
Hemen hepsi asıl amaçlarının halk sağlığı olduğunu iddia ederlerde asıl amaçlarının kar, daha da kar olduğunu söylemezler. Artık sağır sultanın bile bildiklerini bir tek bizim kıymetli bürokratlarımız bilmezler....
Bazıları, sözde sağlık taraması veya halk sağlığına katkı adı altında kukla dernekler ve efendilerinin emrindeki sözde bilim adamı, özde işbirlikçiler ile hastaları donlarına kadar soyma peşinde....
Örnekleri yazmakla bitmiyor...Hepatit C den tutun, ereksiyon bozukluğuna, hipertansiyondan tutun kolesterole kadar ne ararsanız var. Böyle değneksiz köy olunca bir masa-bir kasa bulanlar Türkiye’yi işgal ediyor ve Türkiye bir taraftan ithal ilaç cenneti olurken, diğer taraftan bir ilaç çöplüğü oluyor.
Her ne hikmetse birçok ilaç, yalnız firmaların verdiği birkaç yalan-doğru sözde bilimsel yayınla dünyada en hızlı ruhsata ve kara kavuşuyor.... Onlarca defa yazdık, bir daha yazalım. Dünyada en hızlı ruhsat veren ülke Türkiye’dir. Dosyanın orada-burada dolaşması işin uzun sürdüğünü göstermez.
Çok basit bir hesap.. Ruhsat komisyonu haftada 1 gün toplanır ve 3-4 saat çalışır. Yaz tatili, bayram-seyranı da çıkarsanız senede 44 hafta eder.. 44 hafta X 3 saat = 132 saat, 4 saat çalışırsa eder 176 saat. Diyelim senede 200 dosya görüşüyor, eder dosya başına 0.66-0.88 saat.. Var mı dünyada daha hızlısı?
Eğer hesabımız yanlış ise lütfen sayın ilgililer bir açıklama göndersinler, virgülüne dokunmadan bu sayfada yayınlayalım. Bu arada emniyet gerekçesi ile dosyaların komisyon üyelerine Bakanlık dışında inceleme hakkı verilmediğini de hatırlatalım. Yani komisyon üyeleri 1000-4000 sayfalık dosyayı 1 saatten az bir zaman içinde hatmetmeleri gerekiyor... Biz bu işi anlayamıyoruz, anlayan varsa beri gelsin.
Son birkaç yıla biraz yakından bakarsak “big pharma” da neler olduğunu çok iyi anlayabiliriz. Bunların hepsi Farmamedya’da yazıldı ama, yetkililer kös dinlediler, ağababalarının emirlerini yerine getirdiler ve getirmeye devam ediyorlar..
- Son senelerde ruhsat almış ilaçların %20’si hayatı tehdit eden yan etkilere sahip. JAMA Mayıs 2002 (2007 de bu oran çok daha arttı!)
- Klinik tanı-tedavi rehber komitelerinde çalışan üyelerin %90’ı ilaç firmalarından bir şekilde para almışlerdır. JAMA Şubat 2002
- ABD de direk tüketici reklam harcamaları 1997 de 859 milyon dolar iken 2001 de 2.5 milyar dolar oldu. Wall Street Journal, Mart 2002
- 1993-2000 Yılları arasında FDA tarafından ölüme sebep olan ve satışları 5 milyar doları geçen 7 ilaç yasaklandı. Los Angeles Times, Aralık 2000
Bunlardan bazılarına kısaca tekrar bakalım....Önce Pfizer’in Trovan’ı yasaklandı. Yasaklanma ile iş bitmedi ve sözde etik ve araştırmacı Pfizer’in özde fakir Nijerya’da etik değerleri nasıl göz ardı ettiği ve 200 menenjitli çocuğun yarısına Trovan, diğer yarısına düşük doz rocephin vererek bilinçli olarak onlarca çocuğun ölümüne sebep olduğu ve şu anda Pfizer aleyhine Nijerya hükümeti tarafından 2 milyar dolar tazminat davası açılması ile ortaya çıktı...
Daha sonra Lustral makalelerinin nasıl hayalet yazarlar tarafından yazıldığı ve yan etkilerin kamu oyundan saklandığı yine mahkeme dosyaları tarafından ortaya çıktı..
ABD’nin en saygın kurumlarından olan NIH (National Institute of Health) geriatrik psikiyatri başkanı ve Alzheimerle araştırmacısı Dr. Trey Sutherland hizmetleri karşılığı (!) gizli olarak Pfizer’den çeşitli isimler altında 517.000 dolar alıyor. Bunun karşılığı Sutherland, Pfizer için ilaçlarını öven yazılar yazıyor, konferanslar veriyor ve tüm bilim dünyasını yanıltıyor. Bakın BMJ ne yazıyor:” Researcher received undisclosed payments of $300 000 from Pfizer. BMJ 2006;333:1237 (16 December)”.
O ülkelerde yapanın yanına kar kalmıyor ve Sutherland 300 bin doları devlete geri ödüyor, 400 saat çalışma ve 2 sene gözaltı cezası veriyor. Ayni firma sözde bizlere etik öğretmek, iyi klinik uygulamalar öğretmek için akademik yandaşları ile toplantı üzerine toplantı düzenliyor….Bu arada milyar dolarlar beklediği torcetrapib’in çöpe gitmesini kimse önleyemedi…Benzer şekilde MSD’nin Vioxx hikayesi halen hafızalarımızda ve 27000’den fazla tazminat davası devam ediyor…
NY Times’tan Alex Berenson (17 Aralık 2006) yazdıklarına bakarsak Lilly firma yetkililerin e-mail mesajları ve yüzlerce firma iç yazışmalasına göre Lilly firması senelerdir şizofreni ilacı ZYPREXA’nın yan etkilerini kamu oyundan saklamış
...Aranesp, Epogen, Procrit gibi ilaçlar hayat kurtaracağına ölümlere neden olabiliyor. Amgen ve Johnson ve Johnson’un doktorlara verdiği milyonlarca dolar rüşvet ayyuka çıkıyor....Osteoporoz ilaçları çene kemiğinde nekroza sebep oluyor ve bu sebeple MSD hakkında yüzlerce tazminat davası açılıyor...
FDA, GSK’nın meşhur servikal kanser ilacının öncelikli incelemesini kabul etmiyor ama. Türkiye’de ilaç çıkmadan etik dışı reklamı yapılabiliyor..BMS, Plavix hakkında doğru olmayan beyandan dolayı 1 milyon dolar cezaya çarptırılıyor...Roche hakkında Accutan’ın yan etkileri saklaması dolayısı ile yüzlerce dava açılıyor ve ilk davada Roche, 2.6 milyon dolar tazminata mahkum oluyor.
GSK’nın Avandia’sı ayrı bir trajedi ve dünya ibretle izliyor. GSK diyor ki “meta analizler bir şey ifade etmez!!!!..” İşine geldiği zaman kendini meta analiz sonuçları ile savunan bir firmanın işine gelmediği zaman bilimi nasır inkar ettiği ve etikliği ortaya çıkıyor. Gelecek yazımızda Avandia’nın perde arkasını detaylı bir şekilde yazacağız...
EMEA, Amgen’in Vectibix’ini kolorektal kanserde kullanılmasını reddediyor. NICE, Merck’in Erbitux’unu baş ve boyun kanserlerinde kabul etmiyor ama bizim için fark etmez.
Bu örnekleri çok daha artırabiliriz. Çoğu tarafımızdan veya Farmamedya’cılar tarafından yazılmış ve konferanslarda anlatılmıştır.Bundan rahatsız olanlar sözde danışmanların hazırladıkları “akılcı ilaç”, “farmakoekonomi”, “iyi klkinik uygulamalar”, “araştırma etiği” adı altında beyin yıkama toplantıları düzenliyor ve herkesi aptal zannediyorlar. Bu sözde danışmanlar acaba yukarıda yazdıklarımızın tek bir kelimesi hakkında herhangi bir toplantı yapmayı düşünmüşler midir?
Not:
1.) Büyük reklamlarla lanse edilen yeni sosyal sigorta uygulaması, sağlık ve sağlık ekonomisi yönünden neler getirecek, neler götürecek. Görünüşe göre yeni uygulaması halk sağlığını hiçe sayıyor ve tasarruf edeceğiz diye daha fazla harcamaya sebep olacak
2.) 11-12 Haziran günlerinde EMEA ve Alman Sağlık Bakanlığı tarafından Almanya’da yapılacak olan “Pharmaceutical Innovation: Possibilities and Limits of Personalised Medicine” konulu toplantıya özel davetli olarak katılacağım. Şu ana kadar Türkiye’den, özellikle ilaç sektöründen kimsenin katılmayacak olması üzüntü verici.
3.) Toplantıda tartışılacaklar:
Workshop Topics:
Regulatory Affairs, Cardiovascular diseases, Psychiatry / CNS disorders, Haematology-Oncology / Immunology, Metabolic diseases / Diabetes, Viral diseases / Immunology, Undesirable Effects / Toxicology
Plenary Session Topics:
Pharmacogenomics and Pharmacogenetics, Ethnics and Gender, Paediatrics and Geriatrics, Role and Function of Regulatory Agencies in the European Union, United States of America, Germany”
E – posta : ctulunay@medicine.ankara.edu.tr