İDDİALI DA DEĞİLİM, MÜDDEİ DE!

klinik farmakoloji dosyası
Acı İlaç

Prof. Dr. Alişan Yıldıran' ın "Dolarımı bozduruyorum, Türk malı muadil ilaç içiyorum" başlıklı yazıma gönderdiği cevabı sunuyor, değerli yazısı için teşekkürlerimi sunuyorum.

Bendeniz bu cevap karşısında "Beni sadece Alişan anlıyor sanıyordum, meğer o da bu şekilde anlıyormuş" diyerek takdiri değerli okurlarımıza bırakıyorum.
''http://ahmetrasimkucukusta.com/2016/12/07/misafir-yazar/iddiali-da-degilim-muddei-de/''

***

Değerli hocam, lütfedip, bir yazısına bırakdığım yorumu (1), köşe yazısı (2) olarak yayınladıkdan sonra, cevabî bir yazı ile (3) önce medhetdikden sonra bendenize epeyce bir giydirmiş!

Üstadın medhi de, tekdiri de evlâdır. Bendeniz, zât-ı âlîleri gibi iddialı bir kişi değilim, yazılarımla kamuoyu önüne çıkışım bazılarının zannetdiği gibi meşhur olmak saikı ile değil, naçizâne fîsebîllullahdır.

“Evet, iddialı bir insanım ve tüm iddialarımı önce akıl ve mantığa, sonra bilimin ve tıbbın temel kaide ve prensiplerine, daha sonra “kanıta dayalı tıbba” ve nihayet kendi bilgi ve tecrübelerime dayandırırım” (3). Tamamen katılıyorum ama bir farkla, ben bütün bunların önüne vicdanımı koyuyorum, çünki bu, fahr-i kâinat efendimizin tavsiyesidir; hadis-i şerifinde şöyle der; “Faydasız ilimden, itaat etmeyen kalbten, kabul olunmayan duadan, doymayan (aç gözlü) nefisten Allah’a sığınırım” (4).

Üstadım, katılmadığım görüşlerinizi maddeler halinde ele alalım;

Bir: Ülkemizde maalesef ilaç hammaddesi üretimi çok azdır ve gittikçe azalmakdadır (5). Türk Eczacılar Birliği’inin yazısında ülkemiz piyasasındaki 1000 ilacın sadece 50’inin ülkemizde üretildiği, ve bunun da gittikçe azaldığı belirtilmekdedir. Bu sebeple; “Eşdeğer ilaca evet, evet, evet!” demenizin Engin Ardıç üstadın deyimi ile mala davara faydası yok, maalesef! Zaten Big pharma’nın bunun aksinin olmasına müsaade edeceğini düşünmek SAFlık olur!

İki; “Sağlık Bakanlığı’ nın eşdeğer ruhsatı verdiği bir ilaç hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde ‘eşdeğer’ olmalıdır. Bir ilacın orijinali ile “eşdeğer” olup olmadığını belirlemek bir hekimin işi olamaz, bu zaten mümkün de değildir”. Yine çok doğru söylüyorsunuz ama maalesef gerçekler kitaplarda yazdığı gibi olmuyor…. Bendeniz farmakolog da değilim, araştırmacı gazeteci de, ama konunun pîri muhterem Cankat Tulunay hoca eşdeğer ilaçların orijinal molekül gibi olmadığını örnekleri ve farmakoekonomisi ile izah ediyor zaten (6).

Üç: “Hekimliğe başladığım ilk günlerden beri hep eşdeğer ilacın yanında oldum. Hastalarıma eşdeğer ilaç yazdım, kendim de gerektiği zaman bu tür ilaçları kullandım. Otuz senelik hekimlik hayatımda da herhangi olumsuz bir durumla karşılaşmadım” (3). Bendenizin yaklaşımı biraz farklı ben pek ilaç yazmam, kullanmam çünkü, insan vücudu dış etkenlerin menfi tesirleri giderildiğinde umumiyetle iyileşir, nadiren ilaca ihtiyaç duyulur. Uygun ilaç, uygun dozda, uygun süre de verildiğinde, altta yatan genetik bir sebeb varsa bile, ve buna güncel ilaçlar etkisiz değil ise hemen her zaman düzelir.

Dört: “Bu tespitin çok büyük bir mesuliyeti vardır çünkü mevzubahis olan hastaların sağlığı ve de savrulan paralarıdır” (3). Bu kadar riski de bu mes’uliyet sebebi ile göze alıyorum zaten. Cankat hoca gerekeni yapmış ama netice ortada; kerameti kendinden menkul olanların cehaleti mi, elinin ermeyişi mi? Müddeilik (savcılık) yapmaya vaktim yok.

Beş: “Nasıl itibar sahibi olunur?” (3). Allah indinde itibar sahibi olmayı taleb ederim.

Altı: İlgilileri tenkid değil Allah’a havale ediyorum, hekimliğin şahsiyet ve haysiyetini rezil eden, özel hastanelerin hekim kadrosunu bile belirleyecek kadar kudretli iken, tıp fakültesi sayısını 91’e çıkaran ve buradan diplomalı cahiller (saygıdeğer meslekdaşlarımı tenzih ederim) bitiren, en ufak bir bilgi sahibi olmadıkları yabancı aşıların bu ülkenin çocuklarına yapılması için aile hekimlerine performans ödeyen vs. vs. daha saymak istemiyorum.

Yedi: Bilim gerçekden yol gösterici midir? Eğer akıl, mantık ve vicdan ile birlikde ele alınmıyor ise, maalesef hayır! Geçenlerde yayınladığınız yazıda “Bilimsel yayınların en az yarısı yalan” diye siz de belirtmişdiniz (7).

Sekiz: Muhterem hukukçumuz “…Sağlık Bakanlığının veya başka bir kamusal organın hekimlere bu konuda talimat veremeyeceği, hekimi sınırlayan tek hususun tıbbi standart ve mesleki gereklilikler olduğu anlaşılmaktadır” (8). Adı muadil kendi zelîl olan bir maddeyi hekime ve hastaya kullandırmaya zorlamak yukarda bahsettiğim ilgililerin konusu olsa gerek!

Dokuz: “Orijinal ilaç içmek yastık altında dolar biriktirmek gibidir” (3). Mecaz göndermeniz çok yerinde fakat mottonuza (Sağlıklı yaşamanın tıpla hiçbir ilgisi yoktur, unutmayın ki “Adamın biri doktora gitmiş, gidiş o gidiş!) (9) uymamış!

Ben de size teşekkürlerimi sunarım, muhterem hocam.

(1) http://ahmetrasimkucukusta.com/2016/12/06/bir-tavsiye/muadil-ilac-vermey...
(2) http://ahmetrasimkucukusta.com/2016/12/06/misafir-yazar/hekimlik-ozerkli...
(3) http://ahmetrasimkucukusta.com/2016/12/07/yazilar/elestirel-yazilar/ilac...
(4) Ebû Davud, Salat: 367; İbn Mâce, Fedailu’l Kur’an: 18; Nesâî, İstiaze: 51
(5) http://www.e-kutuphane.teb.org.tr/pdf/raporlar/saglik_ecz_ilac_tale/8.pd...
(6) http://ahmetsaltik.net/tag/prof-dr-f-cankat-tulunay/
(7) http://ahmetrasimkucukusta.com/2016/04/08/abur-cubur-ivir-zivir/bilimsel...
(8) http://www.medimagazin.com.tr/authors/hakan-hakeri/tr-saglik-bakanligini...
(9) http://ahmetrasimkucukusta.com/2016/12/04/yazilar/tip-yazilari/ruhsal-ha...